“Mesnevî Hikâyeleri”nden (Mevlânâ Celâleddin Rûmî,Hazırlayan: Şefik Can, Ötüken Neşriyat,1. Basım 2003, 17. Basım 2022) birisi

 

Elindeki kırk kuruşun her gün bir mikdarını denize atan adam

“Birisinin elinde kırk kuruşu vardı. Her gece bir kuruşunu denize atardı. / Böylece de nefsine eziyet etmek, her gün onu bir parça daha hırpalamak, sıkıştırmak, üzmek, onun can çekişmesini uzatmak isterdi./ O müslümanlarla beraber savaşa gitti. Savaş sırasında ateş kesilmiş düşmandan yüz çevirmedi./ Bir kere daha yaralandı, tekrar yarasını sardı. Belki yirmi defa bedeninde mızrak kırıldı, ok kırıldı./

Bundan sonra gücü kuvveti kalmadı. Yere düştü aşkının büyüklüğü, doğruluğu, gerçekliği yüzünden; “Allah’ın has kullarının oturduğu en şerefli yere, en yüksek makama” ulaştı. (Bu beyitte Kamer sûresinin şu mealdeki 55. âyetine işaret var: “Takvâ sâhipleri, Hakk meclisinde ve kudret sâhibi, mülkü çok yüce olan Allah’ın yanındadırlar.”) / Doğruluk, Allah’a bağlılık onun uğrunda can vermektir. Aklınızı başınıza alın da bu hususta yarışa girin. Kur’ân’dan: ‘Allah’a verdikleri sözde sadâkat gösteren nice erler vardır.’(Ahzab, 33/23) âyetini oku. / Bütün bu ölümler, sadece sûretin, fizikî bakımdan maddenin, bedenin ölümü değildir. Çünkü beden sâdece rûhun bir âleti, bir kafesidir. / Nice ham kişiler vardır ki, görünüşte kanlarını döktüler. Bedenlerini öldürdüler ama nefislerini öldüremediler. Nefisleri diri olarak o tarafa kaçtı. / Âleti kırıldı, yol kesen diri kaldı. Bindiği hayvan kanını döktü, öldü. Fakat onun binicisi olan nefis ölmedi. / At öldü, yol alınamadı. Menzile varılamadı ama, o ham çirkin ve şaşkın bir halde düştü kaldı. / Her kanını döken şehit olsaydı, öldürülen kâfir de kutlu bir şehit sayılırdı. / Nice şehit olmuş güvenilir kişiler de vardır ki, onlar dünyada ölmüş gibi görünen diri kişilerdir. Onlar âdetâ yaşayan ölülerdir. / Yol kesen hayvanî ruh öldü. Kılıcı olan beden, o savaşı arayan erin elinde duruyor. / Kılıç o kılıç ama, adam o adam değil. Fakat bu görünüş, bu sûret seni şaşırtıyor. / Nefis değişikliğe uğrayıp da ruh ölünce, bu beden kılıcı lütuflar, ihsanlar sahibi Hakk’ın elindedir. / O öyle bir yiğittir ki, onun bütün gıdası, tamamıyla derttir, elemdir. Öbürünün erliği ise toza benzer, ortası boştur.” (s. 487-489)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked