“Muasırlaşamazsak var olamayacağımız fikri mekteplilerin bünyesinde kemikleşmişti.”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında ” MİSAK-I MİLLÎ’YE DÜŞMAN OLANLAR KİME DOSTLUK VAAT ETTİ? ” başlığıyla çıkan 4 Safer 1444 (31 Ağustos 2022) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=136&KatId=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar ( bunlardan ilki ilk paragrafın son cümlesi olarak alıntılanarak başlığı teşkil etmiş durumda) bu yazıyı oluşturacak.
“(…) Neyi vaat etti Allah bize? Bize vaat olunan Allah’ın askerleri olduğumuz şuurudur. Bu şuurun gereğini ilk olarak Diyar-ı Rûm’u, daha doğrusu Bizans’ın kurulu düzenini Dar-ül İslâm kalıbına sığdırarak yerine getirdik. (…) (yazının başlığı alıntı olarak teşkil eden cümlesi burada)
(…) Türkleşmek ve İslâmlaşmak içi boş kavramlardı. Alman emperyalizminin gözünü diktiği topraklara uzanan Turancılığı ciddiye alırsanız Türkleşmekle ne dediğiniz biraz anlaşılabilirdi. İslâmlaşmak dikkatimizi ne asr-ı saadete, ne de hulefa-i raşidin devrine çeviriyordu. (…)
(…) Kuşaklar geçti ve böylece İstiklâl Harbi’nde ne ile uğraşıldığına dair bir hatıra zihinlerde kalmadı. Yazımızın elimizden alınması okuma yazma işini kolayca ikame edilebilir insanların eline zaman içinde bıraktı. (…)
(…) Niçin çok gürültü koparan ‘kültür devrimi’ tecrübesine rağmen Komünist Çin dünya siyasetinde dikiş tutturamadı? Çünkü gerek Sovyetler ’in ve gerekse Çin Halk Cumhuriyeti’nin tacıyla tahtıyla değil ve fakat müstemlekeci siyasetiyle bir dünya gücü üreten Avrupa’nın yücelttiği ‘Aydınlanma’ dışında müracaat edebilecekleri bir tereke yoktu. Bu demekti ki, Avrupa merkezli sosyalizm ve emperyalizm söylemi düşman olarak yine kendini işaret ediyordu. Kapitalizm ise ilerleme ve evrim düşünceleri yardımıyla her türlü aydınlanmayı daha baştan oyuncak durumuna düşürmüştü. (…)
(…) Egemenliğin içinden ‘hegemonya’ lâfzının nasıl sırıttığını dikkatinize havale ediyorum. Toplum hayatı bir tür hâkimiyet olmadan devam edemez. Çünkü ortak paydaları ne olursa olsun yan yana yaşayan insanlar en azından asayiş için bir gücün hâkimiyeti temsil etmesine muhtaçtır. (…)
Niçin her dakikası insanlık namına acı veren kurulu düzeni ayaklar altına alamıyor, yere çalamıyoruz? Kurulu düzeni nasıl alt edeceğimizden hangi sebeple haberdar değiliz? Niçinin de, nasılın da cevabı şu: Tarihe Türk gözüyle bakma ehliyetimiz yok. Eğer bu ehliyete sahip olsaydık gerekliyi gereksizden ayıran çizginin tahribine engel olur, o çizgiyi tahkim ederdik. Bu hiç bilmediğimiz bir şey değil; daha önce iki kez yaptığımız bir şey. ”
No Comments