Muhyiddin İbnü’l Arabî’nin eseri Fusûsu’l- Hikem Tercüme ve Şerhi (Ahmed Avni Konuk) Hazırlayanlar: Prof.Dr. Mustafa Tahralı- Dr.(merhûm) Selçuk Eraydın

 

Bu eserin üçüncü cildinin birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

Şu varlık muhakkak hayâldir, halbuki o da Hak’tır / Bunu anlayan kimse tarîkın sırlarına ermiştir. “

Bil ki, “kazâ” Allah’ın eşyâda (şeylerde) hükmüdür. Ve Allah’ın eşyâda hükmü, Allah’ın eşyâya ve eşyâda olan ilminin haddi (sınırı) üzeredir. Ve Allah’ın eşyâda olan ilmî de, ma’lûmat nefislerinde ne hâl üzere sâbit idiyseler, o malûmâtın Hakk’a i’tâ ettikleri (verdikleri) şeyin haddi üzeredir. Demek ki Hakk’ın malûm şeyler üzerindeki hükmü, o şeyler zâtî istidatlarıyla Hakk’a ne vermiş iseler, o verdikleri ilmin haddi üzeredir. İşte “kaza” budur; ve bu hükümde tevkît (vakitlendirme) yoktur. Zîrâ bu hüküm, Hak zâtının aynı (hakikati) olan ilâhî ilimde nefisleriyle ma’dûm (yok) olan şeyler üzerinedir. O mertebede ise zaman ve mekân yoktur.

Ve “kader”, şeylerin ‘ayn’ında ve nefsinde sâbit olduğu şey üzerine, hükmün fazlalık olmaksızın vakitlendirilmesidir.

Yani “kader”, ilâhî ilimde şeylerin “ayn”ı (hakikati) gereğince verdiği hükmü ve hâlleri, belirli vakitte ve mukadder zamanda icrâ edip, izhâr eylemektir. Bundan dolayı kader, bilinen hakîkatlerden her birisinin hükümleri ve hâlleri o vakitten aslâileri, geri gitmez. Bu sûretle kader, kazânın ayrıntısı olur. Ve “kazâ”, ilâhî, zâtî ve ezelî ilimde bilinen şeyler üzerine ne şey hükmetmiş ise, “kader” o şeyi fazla ve eksik olmayarak zamanlarına göre takdîr eder.

Şu halde ilâhî kazâ şeyler üzerine ancak şeyler ile hükm etti.

Yani şeyler ilâhî ilimde sübûtu halinde kendi nefislerinde, ‘ayn’larının (hakikatlerinin) hâllerinden ne şey üzere sâbit olmuşlarsa, ilâhî kaza da o şeyler üzerine onların aynlarının verdiği durumlar ve hükümler ile hükmeder. Dolayısıyla Hak Teâlâ hiçbir ferd üzerine, hariçten bir şey ile hükmetmez. Ancak o ferdlerin her birisi, zâtî istideâdı hasebiyle Hakk’a bir hüküm verirerine. Ve Hakk’ın üzerine o hüküm ile kendi üzerine hükmetmesini, Hakk’ın üzerine hükm eyler. (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked