“Neyi Kaybettiğini Hatırla”
Başlıktaki ifade İsmet Özel‘in Nisan 2000’de 4. Baskısı yapılmış bir kitabının adı. Seçkin şairlerimizden biri olmasının yanısıra yazılarının takipçisi de çok olan bir yazar İsmet Özel. Bu kitabının ilk sayfalarından bazı satırları alıntılayacağım.
Soğuk Nevale Ve Sinameki başlıklı yazısının ilk bölümünde “başlığa kondurduğu” iki ibareye dair şöyle demiş: “Fütursuzca çiğneyip geçtiğimiz bir hayat tarzının, artık kuramadığımız insan ilişkilerinin kelimeleri bunlar.” “Dikkat çekmek istediği” hususu da şöyle açıklıyor: “(…), hoşa gitmeyen insanları anlatmak için kullanılan her iki sözün de yenilir maddelerin adlarından seçilişi. Bilindiği gibi nevale azık demek. Bir sevimsiz kişiye soğuk nevale dediğiniz zaman bir bakıma onun gerekliliğini de (madem ki azıktır) dile getirmiş oluyorsunuz. Sinameki ise ilaç için kullanılan bir bitki. Gerçi onu suratını buruşturmadan içebilmek mümkün değilmiş ama gerekli sayıldığında kuşku yok. (…) Dediğimizin aslı burada. Gerek müslüman olarak birbirimize hangi gözle baktığımız, gerekse aynı ülkenin yutttaşları olarak birbirimize ne değer biçtiğimiz şimdilerde yapmakta olduğumuzu anlamlandıracak. (…) Kim olduğumuzu bilelim, kimlerle iş tuttuğumuzu anlayalım. Böylelikle toplum içinde, insanlar arasında haklı ve adil bir yere sahip olalım. (…) Ama hangi kültürden geldiğimizi unutmamak, çıkış yerini hatırda tutmak bizim için bir varoluş teminatıdır. (…)” (s.18-19)
“Yakın tarihimizde siyasetin insansızlaştırılmasının birinci dönüm noktasını Çanakkale müdafaasında yaşadık. Şair, Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor / Bir hilâl uğruna Ya Rab, ne güneşler batıyor! derken hiç de söz sanatı hatırına konuşmuş olmuyordu. (…) İkinci dönüm noktası 1950 iktidar değişikliğinin sadece ceberrut bir yönetime reddiye biçiminde vuku bulmasıdır. Yani Türkiye henüz insanlı siyaset aşamasına gelemeden toplumsal açılım yaşamak, kendi varlığını bir üst aşamada hissedebileceği toplumun çözümlerini üretmek mecburiyetiyle yüzyüze geldi.(…) Dönüm noktalarının üçüncüsü ideolojik kamplaşmalar üzerinde oynanan oyunlardır. Sağcı veya solcu kümelenmeler 1971 ve 1980 askerî müdahaleleri öncesinde gizli bir el vasıtasıyla şişirilmiş ve taşkınlaştırılmış ve aynı askerî müdahaleler sonrasında üzerlerinden silindir gibi geçilmiştir. Bu manipülasyondan bilhassa zarar gören toplumsal hassasiyet düşüncesidir ki devlet meselelerine müdahil sıfatıyla yaklaşacak olanlara, gerekli olan şeyin kimliğine sahip çıkmak, kişiliğini geliştirmek değil komutları yerine getirmek olduğunu öğretmiştir. (…) Çanakkale’de can verenler sözlerinin eri olduklarını gösterdiler ama, daha sonra biz toplum olarak eri olunacak sözü ele geçirmede başarısızlığa uğradık. (…)” (s.21-22)
No Comments