Ömer Türker’in “Ahlâkîliğin Doğası” kitabının(Ketebe Yay.) Önsöz’ünden önemine binâen tamamına yakın alıntılar
“İnsan irâdesiyle meydana gelen varlık alanı, bizim de tanığı olduğumuz geç modern dönemde bir bütün olarak kriz yaşamaktadır. Öteden beri Batı’yla karşılaşma tecrübesinin, Batı dışı toplumlarda derin krizlere yol açtığı düşünülür. Kriz ekseriyetle Batı karşısında siyasî ve kültürel mağlubiyetin yarattığı çok yönlü yıkıntıya bağlanır. Fakat ilerleyen zaman gösterdi ki krizin sebebi, Batı dışı toplumların siyasi ve kültürel mağlubiyeti değildir. Bu toplumlar, gâliplere benzediklerinde kriz sadece devam etmemekte daha da derinleşmektedir. Çünkü bir toplumun kültürel olarak gâlip ya da mağlup oluşundan tamamen bağımsız şekilde pratik hayatı inşa eden ilkelere kaynaklık eden Batı felsefesinin kendisi, krizi diğer toplumlardan daha derin yaşamaktadır. İnsan idrakine açılan bütün alanlara uzanan bu kriz, genel olarak, ‘Neyi yapmalıyım?’ ve ‘Niçin yapmalıyım?’ sorularının, hayatın maddî şartlarına ve insanın maddi arzularına indirgenerek ele alınmasının ortaya çıkardığı bir unutkanlık hâli olarak ifade edilebilir. (…) Fakat bu kriz, insan hayatının maddi şartlarının daha elverişli hale getirilmesinin sağladığı konformizme feda edilemeyecek kadar yıkıcı ve ivedi bir sorun hâline gelmiştir.
İnsanın metafizik anlamda mesul veya mükellef bir varlık olduğu düşüncesini yeniden kazanarak, insanî varlık alanını bu düşünce doğrultusunda bilimsel bir çalışmanın konusu haline getirmediğimiz takdirde fikrî seviyede bu sorunun üstesinden gelmek de mümkün görünmemektedir. Bu, hiç kuşkusuz İslâm ve Batı düşünce geleneklerinde insanî varlık hakkında ortaya konan görüş ve teorileri yeniden temellük ederek (kendine mal ederek / sahip olarak -a.a.-) her iki düşünce geleneğinin içinde bulunduğumuz krize imkân veren, yol açan veya duçar eden sorunlarını olabildiğince ayrıntılı şekilde tartışmayı ve aşmayı gerektirmektedir. Bu, hem insan olarak kendimize ilişkin tefekkürümüzün gerektirdiği bir vecibedir hem de Müslüman olarak var olabilmek için ihtiyaç duyduğumuz fikrî zeminin yeniden inşası için kaçınılmaz bir mükellefiyettir. Elinizdeki kitap böylesi bir düşünceden hareketle yeniden inşa etmeyi düşündüğüm pratik felsefe serisinin ilk halkasını oluşturmaktadır.
(…) Maksadım, ahlâkın ana yurdunu herkesten önce kendim için yeniden keşfetmektir. Şayet okurlar da benimle ortak bir zeminde buluşursa bahtiyar olurum. ” Ömer Türker
No Comments