Önemsediğim bu günün iki gazete yazısından üçer alıntı
Mahmud Erol Kılıç’ın “Geleneksel tohum kendini üretir” başlıklı yazısından (Yeni Şafak, 29.01.2017):
“(…) O kavramların ilk vaz edildikleri yerler (evvele mâ vudi’a) yani ‘ana tohum’ bilinmesi gerekir ki ondan türetilenler de bilinsin. (…)”
“(…) Yani; ‘Biz Nuh’a Dinden bir Şeriat yaptık’ ayetinde (Şura, 13) geçen Din ‘Tradition/Gelenek/Anane’ karşılığında olmaktadır. Şeriat ise ‘Religion/Din’ karşılığında olmaktadır. Bu durumda günümüz Türkçesinde Din kavramının bir nevi ‘Religion’ ile karşılanması bu problemin kaynağı olmaktadır. (…)”
“Düşünce geleneklerinin kesilmesi daha çok devrimlerle olmaktadır. İnsanlık tarihinde bunun en bariz örneği Aydınlanma dönemi ve Rönesans’taki zihniyet inkılabıdır. (…)”
http://www.yenisafak.com/yazarlar/mahmuderolkilic/geleneksel-tohum-kendini-uretir-2035838
M. Şükrü Hanioğlu’nun “Kendi merkezli, eşsiz, özgün ‘tarih'” başlıklı yazısından (Sabah, 29..01.2017):
“Türkiye mega söylemler çerçevesinde toplumu dönüştürme gayretlerinin ‘siyaset‘ olarak kavramsallaştırıldığı bir toplumdur. (…)”
“(…) Tek yönlü, sunduğu bilgi ‘tartışılmaz‘ ve okuyanları dönüştürmeyi hedefleyen ders kitapları da bu faaliyetin temel araçlarıdır.”
“(…) Bu çerçevede inşa olunan ‘tarih‘ ise ‘kosmosun oluşumu‘ndan başlayan ve ‘medeniyet kurucusu Türkler’in Orta Asya’da ortaya çıkışı ve bilgilerini değişik kıtalardaki toplumlara aktarması ile devam eden bir anlatımı benimsiyordu. (…)”
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2017/01/29/kendi-merkezli-essiz-ozgun-tarih
No Comments