“Muhammedî hakikat bütün hakikatleri toplayıcı olduğundan, ilâhî rahmet hakikatlerin tümüne bu makamdan dağıtılır.

 

Müellifi (yazarı) Muhyiddin İbnu’l- Arabî olan, Tercüme ve Şerhi Ahmed Avni Konuk tarafından yapılmış bulunan ve yayına hazırlayanları Prof. Dr. Mustafa Tahralı ve merhum Dr. Selçuk Eraydın olan, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları’ndan (İFAV 1983, 7.Baskı Nisan 2017-İstanbul) dört cilt olarak çıkan eserin birinci cildinin DÎBÂCE bölümü ile “ÂDEMÎ KELİMEDE MÜNDEMİC (İÇKİN) İLÂHÎ HİKMETİN BEYÂNINDA OLAN FASTIR” başlıklı bölümünün birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki DÎBÂCE bölümünden (s.94) bir cümle olup bu yazının başlığını teşkil etmektedir.) oluşturacak bu yazıyı. O cümleyi izleyen cümle de şudur: “Dolayısıyla (S.a.v.) Efendimize getirilen salât, herkesin kendi nefsi için rahmet talebini içeren olur. Zîrâ ilâhî rahmet muhammedî hakikate inmedikçe onun tikelleri olan hakikatlere erişmez.

“İnsân-ı Kâmil Hakkındadır”

 

Abdülkerîm el-Cîlî‘nin eseri olan İNSÂN-I KÂMİL‘in (Mütercimi: Abdülaziz Mecdi Tolun, İZ Yayıncılık, 4. Baskı, İstanbul 2015, Yayına Hazırlayanlar: Yrd. Doç. Dr. Selçuk Eraydın, Ekrem Demirli, Abdullah Kartal) Kelâm-ı İlâhî, Sem’i İlâhî, Basar-ı İlâhî, Cemâl-i İlâhî ve Celâl-i İlâhî Hakkındadır başlıklı beş bâbdan yapacağım bazı alıntılamalardan oluşacak bu yazı.

Kelâm Hakk’da zâhir olan varlıktan ibârettir; câiz varlığın hükmünü de içerendir.

İlm-i ilâhîde kelimeler, okunamayan harflerden ibârettir. Çünkü orada temâyüz (kendini gösterme) yoktur; temâyüz zuhûrdadır. Kelâm Hakk’ındır; hakîkaten de olsa böyle, mecâzen de olsa böyledir. Her ikisi de câizdir.

Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi-I Nuh Fassı’ndan (III) alıntılar

 

Müellifi Muhyiddin İbnu’l- Arabî olan, Tercüme Ve Şerhi Ahmed Avni Konuk tarafından yapılmış bulunan, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları(İFAV) (1983) arasında Prof.Dr. Mustafa Tahralı ve (merhum) Dr. Selçuk Eraydın tarafından yayına hazırlanarak, 2017’de 7. Baskısı yapılmış olarak çıkan bu cildin III. / NUH FASSI bölümünün birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“Ehl-i hakâyık indinde Allah Teâlâ için ne ıtlâk (mutlaklık) ve ne de takyîd (ıtlâk’ın zıddı) vardır. Zîrâ Cenâb-ı ilâhî, yani hazret-i ulûhiyyet, ilâhî isimlerin tümünü câmidir (toplayıcıdır).”

Siyasete dâir…

 

Günümüzde siyaset, özellikle de muhalefet tarafında iç açıcı ve umut verici olmaktan uzak. CHP belki de tarihinin en sönük döneminde. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Yavaş CHP’de isimleri en çok duyulanlar. Şu günlerde Özgür Özel’in de genel başkan adayları arasına katılması gündemde. CHP canlanacak mı, etkinleşecek mi, belirsiz… Siyasî iktidar Ak Parti ve MHP ittifakı olarak güçlü ve istikrarlı görünüyor. CHP bir başka partiyle ittifak bile kuramamış ve kuramıyor durumda. Şu günlerde İmamoğlu ve Yavaş İstanbul ve Ankara’da yeniden Belediye Başkanı seçilebilme peşindeler. Bakalım seçilebilecekler mi? Onlar seçilemezlerse bu iki büyük şehrin Belediye Başkanları kimler olacak? Özellikle hangi partilerden?

Kendi adıma izlenimimi belirteyim: CHP tarihinin en zayıf, iddiası en sönük ama yine de adı hep ikinci büyük parti olduğu için potansiyel anlamda yine CHP var ve alacağı oy merak edilen bir parti. En azından İyi Parti’den önemli oranda daha fazla oy alacağı kesin… İyi Partililer ve genel başkan Meral Akşener umutlular mı acaba? Masa falan da kalmadı ortada, hepsi gelip geçiciymiş…

“Hüsnü zan mı, sui zan mı sorusunun cevabı âşikâr değil mi bizim için?”

 

Bu yazı Gökhan Özcan‘ın 14 Eylül 2023 tarihli Yeni Şafak gazetesi’nde çıkan “Yanlış anlama çağı” başlıklı yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan (bunlardan ilki de o yazının son bölümünden önceki cümle olup alıntı olarak bu yazının başlığını teşkil ediyor). oluşacak.

“Söylediğiniz bir şeyin doğru anlaşılma ihtimalinin yanlış anlaşılma ihtimalinden çok daha az olduğu bir devirde yaşıyoruz.”

“Herkes, ne dediğinize pek de dikkat kesilmeden kendi bildiği / istediği şeyi anlayıp geçiyor.”