İbrahim Kalın’ın “Barbar Modern Medenî – Medeniyet Üzerine Notlar” kitabının başlarından alıntılar

 

“Medeniyeti işlevsiz bir soyutlama ve seküler bir din olarak reddeden İsmet Özel’in Üç Mesele: Teknik, Medeniyet, Yabancılaşma adlı eseri yahut Nobel edebiyat ödülü sahibi Güney Afrikalı edebiyatçı J.M. Coetzee’nin Barbarları Beklerken romanı, medeniyet kavramının farklı gerekçelerle yüceltilmesine karşı çıkan çalışmalar arasında zikredilebilir.

İslam inancı, dünyanın geçici bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu söyler. Fakat bu, Allah’ın hikmet ve nizam üzere yarattığı ve bundan dolayı zatî bir değere sahip olan dünyanın büsbütün ihmal edilmesi anlamına gelmez. İslam dünyadan kaçmaz; onu varlık hiyerarşisi içinde doğru bir yere oturtur. (…) Hedef, dünyaya köle olmadan onu dönüştürmek, işlemek ve insanlığın hayrına kullanmaktır. (…) Kâmil insanlar yokluk ve darlıkta da şükredebilen kişilerdir.

“(…) Gerald Heard, İkinci Dünya Savaşı’nın başlarında yayımladığı Man The Master adlı eserinde medenîliğin nasıl “sanayileşme” ve “mekanikleşme” ile eş anlamlı hale geldiğine işaret eder.

Günümüzde üniversite tek bir soru etrafında bir araya getirilebilse bu soru ne olmalı?

 

Ahmet Ayhan Çitil‘in bu başlık altında Teklif isimli 2 aylık düşünce dergisi‘nin Üniversite konusunda yazılar içeren 8. / Mart 2023 sayısında bu başlık altında çıkan yazısından yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“Tarihsel olarak üniversite, akademik ilgilere sahip kişilerin bir araya gelerek teşkil ettikleri bir oluşum. (…) Bir üretim ve insan yetiştirme faaliyeti söz konusu. (…) Günümüzde üniversite genellikle üç işlevle mükellef (sorumlu ) kabul ediliyor: araştırma, öğretim ve topluma hizmet.

Bilinebilir olanla bilinemeyecek olanı ayırt etme, henüz bilinemeyenlerin alanını netleştirme, hangi bilinmeyene yönelik çalışmaların öncelikli olacağını tayin etme, bilinmeyenin farklı yüzleri ile nasıl bir kurumsal yapılanma içerisinde irtibat kurulacağını belirleme ve oturup (ya da kalkıp) bilinmeyeni olabildiğince bilinir, yönlendirilebilir, kullanılabilir hale getirme, (…) araştırma işlevinin ilgi alanına giriyor.

Bir Ahlâk Davası Nurettin Topçu

 

İsmail Kara‘nın Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan kaydı ile Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Yayınları’ndan çıkan bu kitabının birkaç yerinden (özellikle kitabın başlarından) yapacağım alıntılamalardan oluşacak bu yazı.

“Maurice Blondel, doktora tezi kabul edildikten sonra, memlekete dönüş hazırlıklarına başlayan Nurettin Topçu şerefine evinde bir davet düzenliyor. Davette Paris Üniversitesi’nin bazı profesörleri (belki jüri üyeleri) de bulunuyor. Yemekte çeşitli meseleler hakkında sohbet ediyorlar. M. Blondel, sohbetin sonunda Topçu’ya, ‘Paris Üniversitesi rektörü ile görüştüm. Seni üniversitenin felsefe bölümüne tayin etmekten memnun olacaklarını söyledi. Ne düşünüyorsun’ diyor. Topçu ‘Teveccühünüze teşekkür ederim. Vatanıma döneceğim. Devletime ve milletime hizmet edeceğim’ diye cevap veriyor. M.Blondel, ‘Senin ne cevap vereceğini biliyordum. Ancak, bu teklifi yapmak liseden itibaren (fahri) hocan olan benim için bir görevdi’ diyor ve devam ediyor. Ancak şunu hiçbir zaman unutma ve ümitsizliğe kapılma. Doğu’da en az bir asır daha felsefe yapılamaz.”

İnsân-ı Kâmil’den alıntılar

 

Abdülkerîm el-Cîlî‘nin bu eseri Abdülaziz Mecdi Tolun tarafından tercüme edilmiş ve Yrd.Doç.Dr. Selçuk Eraydın (merhûm) , Ekrem Demirli ve Abdullah Kartal tarafından yayına hazırlanmıştır. ( İZ Yayıncılık:266, 4.Baskı; İstanbul, 2015) Bu eserden yapacağım bazı alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.

“Ey hakikat tâlibi bil! Mutlak zât, esmâ ve sıfâtın (isimler ve sıfatların) varlıkta değil, belki taayyünde (zuhurda / belirmede) aslı ve kendisine dayandığı şeydir. Her isim yâhut sıfat ki, bir şeye dayanmıştır, işte o şey Zât’tır. İsterse ankâ gibi ma’dûm (yok), isterse mevcûd olsun.” (s.52)

“İlâhî Zâtın varlıkta ne münâsibi, ne mutâbıkı, ne münâfîsi (aykırısı), ne de zıddı vardır.” (s.53)

“Diyar-ı Rûm’un Dar-ül İslâm haline getirilmesinde Yunus Emre’nin payının olması ve bunun ülkenin her sıkıntısını ‘Çarıksız Şiir’ ölçeğiyle ele almayı gerektirmesi”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalı İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında ÇARIKSIZ ŞİİR başlığıyla çıkan 15 Safer 1445 (30 Agustos 2023) tarihli yazısının (www.istiklalmarsidernegi.org.tr./Ismetozel?Id=189&/Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan (bunlardan ilki bu yazının son bölümünden derlenen ve başlığı oluşturan ifade) ibaret olacak bu yazı.

“(…) Bahsimiz köylünün cebinin tek parti devrinin aksine kara lastik satın alacak kadar para görmesidir.”

“Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün” resmî görüş bir zamanlar kendini bu tarifi benimsetmekle görevli sayıyordu. Şimdi resmî görüşün alenen ortaya atabileceği bir Türkiye tarifi yok. (…)”