“Türk Milletini tanımlayan ana unsur nedir?”

 

Derin Tarih dergisinin Temmuz 2023 sayısında Prof.Dr. İsmail Kara‘nın “Türkiye Kendi Milliyetçiliğini Mi Tartışıyor, Yoksa Kendisine Dayatılanı Mı?” başlıklı yazısının başlarından bir bölümü alıntılamam oluşturacak bu yazıyı. Başlığı alıntı olarak teşkil eden soru cümlesi de o yazının ikinci cümlesidir.

“Tanzimatla başlayan, II. Meşrutiyet döneminde iyice alevlenen milliyetçilik tartışmaları bugün de devam ediyor. Türk Milletini tanımlayan ana unsur nedir? Din mi, dil mi, kültür mü, toprak-vatan veya ırk mı? Cumhuriyet Türkiyesi, bu konuda Osmanlı’dan nasıl bir fikrî birikimi tevarüs etti? Seküler milliyetçiliğe alan açan çatallaşma nerede başladı? Prof. Dr. İsmail Kara ve Abdülkerim Asılsoy II. Meşrutiyet dönemindeki milliyetçilik tartışmalarıyla ilgili metinleri bir araya getirerek literatüre önemli bir katkıda bulundular. ” ” 1/1904-1914 DİN VE MİLLİYET II.Meşrutiyet ve Millî Mücadele Dönemlerinde Milliyetçilik Tartışmaları” kitabından hareketle biz de bu hararetli tartışmaya dahil olarak İsmail Kara’ya konuyla ilgili sorular yönelttik.

“Nerede olsanız, Allah bizzât sizinle beraberdir.”(Hadîd, 57/4)

 

Müellifi Muhyiddin İbnu’l- Arabî (d.560/1165 Mürsiye / İspanya, v.638/1240 Şam / Suriye), mütercimi ve şârihi (şerh edeni) Ahmed Avni Konuk (d.1285/1868 İstanbul; v. 20 Mart 1938) olan bu eserin yayına hazırlanması Prof.Dr. Mustafa Tahralı ve merhûm Dr. Selçuk Eraydın(1937-1995) tarafından gerçekleştirilmiştir (M.Ü.İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları 1983 İFAV, 6. Baskı-2017)

Bu eserin IV. cild’inin başlarından yapacağım bazı alıntılamalar (bunlardan ilki s.29’dan Mevlânâ Câmî’ye ait “Kâinatta olan her şey vehim ve hayâl veya aynalardaki akisler, yâhut gölgelerdir” sözüdür.) Aynı anlamda İsmail Hakkı Bursevî’nin “Sâyedir bu mâsivâ yoktur vücûd-u müstakil / Hakkıyâ Hak ehli Hak’tan gayri vâra bakmadı” dizeleri ve Şeyh Gâlib’in “Tedbîrini terk eyle takdîr Hudâ’nındır / Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümânındır” beyitlerinde geçen ‘gölge vücûd’, ‘hakikat’ cihetinden değerlendirilmelidir. (…) Yani ‘Mümkün vücûda(varlığa) vehim ve hayâller isnâdı hakikat noktasından doğru, his ve akla göre yanlış bir değerlendirme olur. Zira mutasavvıflara göre, her var olan şeyin hakikati Allah Teâlâ’nın ilminde olan taayyünün (belirme/zuhur) nisbetinden ibarettir. Tasavvuf terminolojisinde buna “ayn-ı sâbite” (değişmeyen /sâbit hakîkat), hepsine “a’yân-ı sâbite (sâbit hakîkatler) denir. Eşyânın (şeylerin) bu değişmeyen hakîkatleri hâriçte olan değil, Hakk’ın varlığı olan Hak Teâlâ ile sâbittir. Hâriçte gördüğümüz veya görmediğimiz (soyut ve somut kevnî / kozmik sûretler) eşyânın hepsi, akıl ve hissimize göre hiç şüphesiz hissedilir, mevcut ve sâbittir. Onu bu aşamada olumsuzlamak, yükümlülük, sorumluluk, günah, sevab, cennet ve cehennemi inkâr olur ki, İslâm’ın rûhuna aykırıdır.

CHP’nin durumu

 

Hâlen CHP’nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Ama İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu İBB ile alâkasından daha çok CHP ile alâkalı görünüyor. Sanki CHP’ye Genel Başkan olmak istiyor gibi. Yıllar sonra TV ekranında Altan Öymen’i, Murat Karayalçın’ı da görüyoruz yaşlanmışlar olarak.

Ama tabii ki en çok Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu gorünüyor ekranda. Aralarında halef-selef olma durumu niyet ve düşünce olarak varsa da bunu her ikisi de açıkça yansıtmıyor. Ama izleyenler E.İmamoğlu’nun CHP Genel Başkanı olmak istediğini sezinliyorlar. Her ne kadar esas görevinin İBB Belediye Başkanı olduğunu ve bu arada ekmek türlerine zam yaptığını bilseler de.

“Siyaset bizi bütün yapılar arasında canbazlık yapmağa çağırır”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında MİLLETLERİN HİZASI başlığıyla çıkan 15 Muharrem 1445 (2 Ağustos 2023) tarihli yazısının (www.istiklalmarsidernegi.org.tr/ IsmetOzel?Id=185&Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki o yazının ikinci paragrafının ortasından bir cümle olup alıntı olarak bu yazının başlığını teşkil ediyor) oluşturacak bu yazıyı.

(Başlığı teşkil eden alıntı cümleyi o yazıda izleyen şu cümleler ): Bu davete icabet eder miyiz? Meseleyi düğümlendiren bu sualdir. Bu gün durum parlak mıdır? Hiç değil. Neden değil? Değil çünkü yaşamak endişesiyle bulandırılmış bir zihinle hayatta kalmağa çabalıyoruz. (…)

İslâmî entelektüel mîrasın Batıda tanınması için çaba gösterenlerden biri: William Chittick

 

” VAROLMANIN BOYUTLARI -Tasavvuf ve Vahdetü’l-Vücûd Üstüne Yazılar- ” diye Dr. Turan Koç tarafından Türkçeye çevrilen Willliam Chittick‘in İngilizce olarak yayınlanmış ‘bir demet makalesi’ insan yayınları‘ndan (231.), alternatif düşünce dizisinden (36.) kitap olarak, birinci baskı 1997, dördüncü baskı 2013 olarak yayınlanmış bulunmaktadır. Bu kitabın başlarından yapacağım bazı alıntılamalardan oluşacak bir yazı bu.

William Chittick New York State Üniversitesi’nde öğretim üyesidir. The Sufi Path of Knowledge: Ibn al-Arabi’s metaphysics of Imagination; The Sufi Path of Love: The Spiritual Teachings of Rumi; Faith and Practice of İslâm; A Shi’ite Anthology; İmaginal Worlds: Ibn Al-Arabî and The problem of Religious Diversity; The Self- Disclosure of God: Principle of Ibn al-Arabi’s Cosmology gibi tasavvufî ve felsefî kültürümüzün daha iyi anlaşılması açısından son derece önemli eserlerin yazarıdır. 1979’da Türkiye’de bulunmuş; doktorasını Seyyid Hüseyin Nasr’ın yönetiminde 1974’de Tahran Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Doktora çalışması, Abdurrahman Câmî’nin Nakdu’n-nüsûs fî şerh-i nakşi’l-fusûs adlı eserinin tahkiki ve incelenmesi idi.”