Kahrolsun ABD ve İsrail!

 

İnşaallah. Çünkü Allah her olan-biteni en iyi bilendir. Allah’ın İsrail’i ve ABD’yi, bunların amaçlarının ne olduğunu bilmemesi mümkün mü? Elbette Allah bu dünyada olup bitenleri; kimlerin zâlim, kimlerin mazlum olduğunu en iyi ve tam anlamıyla bilendir. Dolayısıyla dua etmek durumundayız mazlumlar için ve zâlimlerin kahrolması için! Zulme rıza göstermediğimizi ortaya koymalıyız en azından!

Mâdem ABD ve İsrail dayanışma hâlinde, Müslümanlar da sıkı bir dayanışma göstermeli değiller mi milletler ve devletler olarak.

İran, Amerika ve İsrail’in, ellerinde bulunan bombardıman uçaklarının, füzelerinin hava üstünlüğü sağlama yönünden denk olmadıkları açık bir gerçek olarak ortada.

İran’ın nükleer imkân ve gücünün bitirildiği söylentisi İsrail ve ABD tarafından dillendirilse de, şu sıra Trump’ın bu savaşı değerlendirmesinin yeterli ve inandırıcı olmadığı apaçık ortada. Coşkun Başbuğ Trump’ın kendini güçlü göstermesinin anlamlı olmadığını açıklıyor. Trump içerde bu savaşı destekler durumda görünse de, hangi stratejiyle bu kırılgan sistemi destekleme yönünden eli zayıf olduğunu görmez? Trump Savaşın mı Başkanı oldu? Coşkun Başbuğ bunu soruyor. O’na göre, sahayı okumak bakımından Hürmüz’ü hatırlamak gerekir. İran, Batı’nın ekonomiyi etkilemesi yönünden bunun gözönüne alınmasını hatırlatıyor.

“Hallâc: Tasavvufî Aşk Şehidi”

 

Annemarie Schimmel’in “Mystical Dimensions of İslam” 1975, The University of North Caroline Press Önsöz 2011, Chapel Hill, North Carolina, 27514 USA ile yapılan anlaşma sonucu yayımlanmış olan İslamın Mistik Boyutları 2017, ALFA Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait kitabın HALLLÂC : TASAVVUFÎ AŞK ŞEHİDİ başlıklı bölümünden yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.

” Katletmek üzere onu alıp götürdüler, çevresinde yüzbin kişi toplandı. Gözünü hepsinin üzerinde dolaştırarak, “Hak! Hak! Ene’l-Hak!” diyordu. Derler ki, bu sırada dervişin birisi ona, “Aşk nedir?” diye sordu. “Aşk’ın ne olduğunu bugün, yarın ve öbür gün göreceksin” dedi. O gün katlettiler, ertesi gün ateşe atıp yaktılar. Üçüncü günse külünü rüzgâra verdiler…

Metafizik Düşüncenin Yeniden Yorumu: Sadreddin Konevî ve tâkipçileri

 

Fusûsu’l- Hikem ikincil bir literatür de ortaya çıkartmıştır. Özellikle Fusûsu’l-Hikem şerhlerinin mukaddimeleri Anadolu tasavvufunun en önemli nazarî metinleridir. Bu mukaddimeler tasavvufun temel sorunlarını ele alan ve bir anlamda Fusûsu’l-Hikem’e giriş özelliğindeki risâleler olarak teorik tasavvuf tarihinde çok önemli bir yer tutmuş ve bazen şerhlerden çok şöhret kazanmışlardır.

Abdurrahman Câmî, Konevî hakkında şunları söylemiştir: “İbnü’l-Arabî’nin vahdet-i vücûd meselesi hakkındaki fikirlerini, Konevî’nin çalışmalarını ve düşüncelerini dikkate almadan hakkıyla anlamak mümkün değildir. (dipnot: Abdurrahman Câmî, Nefehâtü’l-üns: Evliya Menkıbeleri, Çev. Lamiî Çelebi, Yay. Haz. Süleyman Uludağ, Mustafa Kara, İstanbul, 1995, s.705.) Sadreddin Konevî’nin şerhi, el-Fükûk fi esrâr-ı müstenidâti hikemi’l-Fusus’tur. Fusûs üzerinde teknik anlamda ilk şerh, Konevî’nin önemli talebelerinden birisi ve İbnü’l- Fârız’ın Kasîde-i Hamriyye’sinin de şârihi olan Müeyyidüddîn Cendî ( ö.691/ 1292) tarafından yazılmıştır. Cendî’nin eserindeki mukaddime ve şerh diye iki kısımlı tarz, sonradan gelecek pek çok Fusûs şârihinin izleyeceği bir model teşkil etmiştir. Öte yandan Abdürrezzâk Kâşânî ( ö. 730/1330), Davud Kayserî (ö. 751/1350), Sofyalı Bâlî Efendi (ö.960/1553) ve asrının melâmî sûfilerinden Abdullah Bosnevî (ö.1054/1644) eseri şerh eden büyük düşünürlerden birkaçıdır..

Sıla-i Rahim nedir ?: Akrabâlık ve Aile üzerinde düşünceler

 

” Rahim (akrabalık) Rahmân’dan bir daldır.” ( Hadîs-i şerîf, Tirmizî, Birr, 16/1924.) ‘Sıla’ veya ‘v-s-l’ kökü ile ‘rahim’ arasında irtibat kurmak, kelimeye tam uyan bir anlam vermek zor gelmiştir bana. Bir de konu Rahîm ve Rahmân ile ilişkilendirilince anlam daha da zorlaşır. Kudsî hadiste Allah’ın “Ben Rahmân, akrabâlık Rahîm’dir, ismimi ona verdim (Ebû Dâvud, Zekât, 45 / 1694; İbn Hanbel, 1/195, 1687.) dediği aktarılır. Bu da anlamayı zorlaştıran bir ifade olabilir. Bununla birlikte kelimelerin ifade tarzlarına takılmadan akrabâlık ilişkileri, bu ilişkileri korumak, ziyaret ve diğer vazifeleri yerine getirmek gibi her kültürde aşina olduğumuz beşerî ilişkiler yönünden konuya yaklaşmak gerekir. O zaman ‘sıla-i rahim’ için hangi ifade kullanılırsa kullanılsın sahih ve gerçek insanî ilişkilerden söz etmiş olmalıyız.

Fütûhât-ı Mekkiyye 18.(son) Cild’den alıntılar

 

Korku hakkında ilâhî tavsiye: Allah şöyle der: “Ey Âdemoğlu! Malın fazlasını harcarsan senin için daha hayırlıdır. Elinde tutman ise senin için kötüdür. Veren el alan elden hayırlıdır.” (s. 390)

Bu tavsiye Hz. Peygamber’in kudsî bir hadisle Allah’dan aktardığıdır: “Evlerimden herhangi birisine girerken selim kalblerle, doğru dillerle, temiz ellerle, temiz cinsel organlarla girin. Bir evime kullardan birine haksızlık yapmış bir halde girmeyin.” (s. 390)