“Her şey rabbinin tesbihini söyleyen bir canlıdır.”

 

Başlıktaki söz Muhyiddin İbn Arabî hazretlerinin Fütûhât-ı Mekkiyye adlı eserinde (Çeviri: Ekrem Demirli, Litera Yayıncılık, 14. Cilt, s.109, ISBN 978-975-6329-73-3, İstanbul-2011) geçer. Bu sayfa ve izleyen sayfadan bazı alıntılar yapacağım.

“Tarihler, semboller ve merasimler”

 

M. Şükrü Hanioğlu‘nun bu günkü yazısının(Sabah, 01.05.2016) başlığı böyle.
Türkiye’de uzun süre tekelci biçimde üretilen “tarih” ile onun “dönüm noktaları” olarak kavramsallaştırdığı toplumsal hatıra duraklarının sorgulanmasının “sembol” ve “anma“lar üzerinden yapılan çatışmanın ivme kazanmasına neden olduğu tespitiyle başlıyor.

İfade edenleri gözümde küçülten bazı sözler, fikirler…

 

Kimlerin ifade ettiklerini belirtmeden ve ifade edildiği şekliyle değil de meâlen (mânâ olarak) bazı sözler aktaracağım. Bu sözleri önemsemediğimi, dolayısıyla sahiplerinin bu sözleri sarfetmelerinden ötürü gözümde küçülmüş olduklarını yansıtmak için.

Batıda ortaya çıkan yeni bir kullanım: ‘İslâmcılık’

 

(Bu yazım 18.10.2014 günü, dijital olarak yayını sürmekteyken Mart 2016 sonuna doğru etkinliği sona eren Radikal Blog’ta çıkmıştı.)

Hayrettin Karaman hoca ne diyor?

 

İslâm dini ile ilgili bir bilim adamı olarak ülkemizde adı en fazla duyulmuş (tanınmış) kişilerden biri olan Prof. Dr. Hayrettin Karaman, “Tarikat tuzağı” başlıklı yazısıyla başlayan bir yazı serisini sürdürüyor. Bu seriden ikinci yazısının başlığı “Şeyh mi âlim mi?” idi. Dünkü üçüncü yazısının başlığı da şöyle: “Kulun varlığı ve ibadeti”.