Şehircilik şurası ve Turgut Cansever
‘Turgut Cansever’le ilgili bir konferans, seminer, birkaç kişinin konuşacağı bir anma toplantısı, dergi veya gazete yazısı hep ilgimi çekmiştir. Ama maalesef ölümünden sonra. Onun değerini öldükten sonra farkedenlerden biriyim; îtiraf ediyorum.
Dücane Cündioğlu vaktiyle bir dersinde (konuşmasında) merhûmun cenazesinde de kalabalık olmadığını belirtmişti.
Bu günkü Yenişafak’ta Ali Saydam’ın yazısının başlığında ismini görünce hemen okumaya koyuldum yazıyı. İsmail Kara’nın aynı gazetede 31 Ocak 2017 günü çıkan yazısına atıfta bulunuyordu. O yazıdan da böylece haberdâr olup onu da okudum.
Her iki yazıdan da birkaç alıntı sunarsam bu yazıların önemine işaret etmiş olurum herhalde.
Ali Saydam’ın “Rahmetli Turgut Cansever’i yeniden anmak…” başlıklı yazısından:
“ “Mimaride yeni yönelişleri ortaya koyabilecek tek ülke Türkiye”dir…
Rahmetli Turgut Cansever’in cümlesiymiş. Bilmiyordum. Böylesine kendi içinde iddialı cümleleri işitip şaşırmamak konusunda rahmetli Halit Refiğ sayesinde temrin yapmışlığım çoktur. (…)“
“17 Ağustos 1999 depreminin ardından büyük mimar ve şehir planlamacısı rahmetli Turgut Cansever, çözüm yolları bulmak, önermek, derde deva olmak için kolları sıvamış. Besbelli “Mimaride yeni yönelişleri ortaya koyabilecek tek ülke Türkiye’dir” tespitinin özü de hareket noktasını oluşturmuş.“
“Turgut Cansever’den kulağımıza küpe olması gereken şu alıntıyı tekrarlamakta yarar var:
“Hem çirkin, ölçüsüz, kaba yahut insanı, tabiatı ezen binalar, şehirler yapmak hem de doğruyu, barışı, insanlığı savunmak mümkün ve inandırıcı olamaz. (Sanatta ve estetikte güzel, diğer ilimlerde ve dallarda doğruya, hüsne, iyiye, hayra, sevaba… yakın veya denk düşmektedir).
Türkiye bunu yapabilecek nadir ülkelerden biridir ve bunu yapmak sorumlulukları, vazifeleri arasındadır…” “
http://www.yenisafak.com/yazarlar/alisaydam/rahmetli-turgut-canseveri-yeniden-anmak-2035930
İsmail Kara’nın “Şehircilik Şurası vesilesiyle Turgut Cansever Hoca’yı yeniden anmak…” başlıklı yazısından:
“(…) Yaşına aldırmadan, yapılan müdahalelerle uğratıldığı haksızlıkları geride bırakarak Türkiye’nin şehirleşme ve konut politikalarında doğru yola girmesi için tabir caizse öncü bir delikanlı gibi ve ideolojisine, siyasi tercihlerine bakmadan istifade edebileceği her insanla birlikte çalışmayı göze alarak, deneyerek günlerini geçiriyordu. (…)”
“(…) Türk ve İslâm şehirciliğinin istisnai örneklerinden biri olan İstanbul, Bursa ve tarihi şehirler, bazı kasabalar 1950 yılından beri giderek artan bir şekilde bütün iktidarlar tarafından tahrip edilmiştir, darbelerden sonra daha yoğun olmak üzere hâlâ tahrip edilmektedir. İstanbul’un nüfus yoğunluğu ve günlük insan akışı mutlaka kontrol altına alınarak tarihi şehir (suriçi) ve Eyüp, Üsküdar, Kasımpaşa gibi tarihi yerleşim birimleri rahatlatılmalıdır. (…)”
“(…) İnsanın vazifelerinden biri de güzellik peşinden gitmek, dünyayı güzelleştirmektir. Bu aynı zamanda Yüce Allah’ın cemal sıfatının insanda tecellisi ve onun yaptıklarında görünmesidir.(…)”
“Turgut hoca ümidini hiç yitirmedi. (“Ümitsizlik kâfirlere yaraşır” meâlindeki hadis-i şerifi sık hatırlatırdı). Habitat II toplantıları ve depremle ilgili yapılacaklar konusunda sanırım en geniş ve etkili çalışmaları kendi imkânlarını ve çevresini seferber ederek o yaptı. (…)“
http://www.yenisafak.com/hayat/sehircilik-surasi-vesilesiyle-turgut-cansever-hocayi-yeniden-anmak-2605141
No Comments