Şiir üzerine İsmet Özel’in bir yazısından alıntılar

 

“ÖZÜYLE SÖZÜYLE KİSVESİ VE KARAKTERİYLE ŞİİR: DİKKAT PATLAYABİLİR! (patlamayabilir de)” başlıklı, İsmet Özel’in
“TÜRKÜM DOĞRUYUM İNTİKAMIM ÜLKEMDİR” adlı, TİYO Yayından çıkmış, 1. Baskısı Aralık 2019 olan kitabında(s.191-194) yer alan bir yazısı bu. Birkaç yerinden alıntılamalarla bu yazıdan haberdar edeceğim haberi olmayıp da bu yazıyı kaderde varsa okuyacak olanları.

Şair Barbara Guest’in şu sözüne yer veriyor şair ve yazar İsmet Özel yazıya başlamadan: “The poet is not there to share a poetic communication, but to stimulate An imaginative speculation on the nature of reality.” Tercüme edersem naçizane, bu şair şunu ifade etmiş oluyor: “Şiir bir şâirâne iletimi paylaşmak değildir, fakat gerçekliğin tabiatı üzerine tasavvurî bir kurguyu teşvik etmektir.”

Gelelim kıymetli şair ve yazar İsmet Özel’in bu yazısından alıntılamalara.

Ne demişti Baudelaire? “Ekmek yemeden üç gün hayatta kalabilirsiniz; şiirden mahrum kalarak bir gün bile yaşayabilmeniz imkansız ve bunun aksini herkim iddia ederse hata içindedir: Hataya düşenlere ‘kendini bilmezler’denir.”

(…) Vaktiyle kimlerdi Baudelaire’in sözlerinin muhatabı? Avrupa’daki bütün kentsoylular; ama bilhassa Fransız olanları. Bir yüzyıl sonra Octavia Paz aynı yolu takip edip “Kentsoylular şiiri sindirecek aygıttan yoksun kalmışladır.” diyecekti. (…) Homeros’tan Karl Marx’a şiirin Türk tarihini yazıyor olmamın bir mazereti varsa, o da şiirsiz yaşanabileceğini sanan kimselerin akıllarını başlarına getirme hususunda içimde taşıdığım zayıf ümittir. Birinin aklını başına getirmek… Ömrüm bana böyle şeylerin benim gücümün ötesinde bir şey olduğunu öğretti. Ne kadar cılız, ne kadar zayıfsa da, ümidimi muhafaza ediyorum. (…) Bize ‘Eşref-i Mahlûkat’ olmanın şuurunu sağlama gücüne sahip olan ve sahip çıkan sadece şiir. (…) Sadece şiir insana mahsus aslî sestir. Şiirle bize verilen şuur bizi imana açılan yolların karanlık, dar, sarp ve dikenli olmadığına ikna eder. Bu şuur insanı karakter zaafına uğrayanlardan ikrah ettirir. (…) Bizzat başın insana gelip değen (değip geçen değil) veçhesine mahsus dil hadisesi her çağda, her kültürde şiir şeklinde tezahür etmiştir. (…) Niçin yaşıyorsak onun için öleceğimizi öğrenebildiğimiz şiirden başka yer yok.
(…) Paçayı telef olmaktan yırtıp adam gibi değil, adam olarak ölmeği hak etmenin yolu nereden geçiyor? Zamanın olduğu kadar mekânın hayatımızı nasıl şekillendirdiğine akıl erdirmekten geçiyor. (…) Ne yapar, ne yapabilir bize şiir? Bütün mekânlarda ve bütün zamanlarda bize gerçekliğin tasvirini veya tarifini sunma işine bakan şiir değildir. Şiirin işi bizi gerçekliğin tabiatı hususunda ikaz etmekten ibarettir. (…) Sevgililerin
en kıskancı şiirdir. (…) Hayatı teftiş makamını hiçbir disipline kaptırmadı şiir. O mevkii tek başına işgal etti. (…) Şiiri şiir yapan bizatihi kendisinin bir muafiyet vesikası haline gelişidir. Şiirin muaf tutulduğu şey nedir? (…) Bu sualin cevabına geçmeden önce şairin (meselâ Homeros’un) kim olduğuna dair mütalaaya dalmamız lâzım. Çünkü unutulmasın ki şiirden önce şair gelir. (…) Varırsa sanatçının seçmede bulunuşu eserle bağ kuranın kendini buluşuna varır.

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked