Şiir yazmak, felsefe yapmak ve Türkçenin başına gelenler üzerine değerli bir yazıdan birkaç alıntı
“(…) Niçin şiir yazmak şair katında işin bittiği, nihayete erdiği hissine yol açmaz? Ben niçin kendime mahsus şiir yazma faaliyetini askıya almama rağmen başını örten kızın felsefe bilme bahsini açmakta ısrarlıyım?
(…); şiir dili kurtararak var olmaz. Şiir dil vasıtasıyla kendini kurtarır. Robert Frost’un şiiri tercümede kaybolan şey olarak tarif ettiğini hatırlayalım. Buna Wittgenstein’ın felsefenin şiir yazılırmış gibi yapılması gerektiği uyarısını ilâve edelim. Bizim divan şairlerimizi şair yapan yazdıkları Farsça ve/veya Arapça divanlar olamazdı. Onlar bilhassa bizim divan şairlerimiz oldukları için bu böyleydi. Türklerin hem şiiri, hem de dilleri mecra bulma kolaylığına onların Türkçe divanları kanalından erdi. (…)
(…) Türkçenin başına o kadar çok şey geldi ki, artık hiç kimse Türkçenin başını hatırlamıyor. Türkçenin başının hatırı sayılmıyor. Bu saygısız birilerinin işine “kahir ekseriyet” ibaresini “ezici çoğunluk” şeklinde tercüme etmek uygun göründü. (…) Hangisi olursa olsun ülkemizde ne kadar sıkıntı varsa hepsinin o birilerinin galibiyetinden doğduğu iyi bilinmelidir. (…), Türklerin kendi aralarında Kur’an olmadan hiçbir anlaşma zemini bulamayacakları ve şimdiye kadar tarihin hiçbir safhasında bulamamış oldukları gerçeğine sırt çevirmek habasettir.
İnsan isek öğrenerek insan olduk. (…) Büyüme çizgimiz devam ederken en son öğrendiğimiz konuşmadır. (…) Türk için bilmenin nereden sağlanacağı meçhul değildir.” (İsmet Özel, İstiklâl Marşı Derneği İnternet Sitesi, “Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir” serlevhası altında çıkan 16 Şubat 2018 tarihli “İşin Şakası Ve/Veya Felsefesi (I) başlıklı yazısından)
http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/Yazi.aspx?YID=1422&KID=63
No Comments