Okuduğum iki gazete yazısından alıntılar

 

M. Şükrü Hanioğlu‘nun “Yeni bilimcilik ve siyaset” başlıklı yazısından (Sabah, 24.09.2017):

“Türkiye fazlasıyla sulandırılmış “bilimcilik (scientism)”den “siyasal program” üretilmek istenen bir toplumdur. (…)

“(…) 1859 sonrasında Lamarckist yaklaşımlarını Darwin’in bulgularına dayalı “evrim kuramı” ile ikame ederek “gerçeklik”i anlama tekeli iddiasını tahkim eden “bilimcilik,” “yeryüzüne inen bilim”in insanlara “maddeci bir mağfiret” sunabileceğini savunan “bir postmilenyalist ideoloji” biçimini almıştır. (…) Dolayısıyla “bilimcilik,” “bilim”i merkezine yerleştirmesine karşılık onu kültleştiren, “yaradılış ve gerçekliğin sırlarına vukuf (gnosticism)” temelli bir “ideoloji”dir. (…)

Türkiye’de konu tartışılırken karşılaşılan temel sorun “bilimcilik”in “bilim” ile eşanlamlı olduğunun varsayılması ve onun tartışılmasının “bilim”in sorgulanması anlamına geldiğinin düşünülmesidir. (…)

Bilimcilik, iki savaş arası dönemde Sovyetler Birliği ve Almanya’da gelişen totaliter ideolojilerin fikrî temellerinin oluşumunda da göz ardı edilemeyecek bir rol oynamıştır. (…)

Altın çağını Tek Parti döneminde yaşayan, siyasetleri şekillendiren bu “bilimcilik” ilerleyen yıllarda “devletçi modernleşme” kutbunun düşünsel arka planını oluşturmuştur. (…)

Jürgen Habermas’ın değişik çalışmalarında vurguladığı gibi “bilimci siyaset” yaklaşımı, modern demokrasilerde de çoğulculuğu olumsuz etkileyen bir “siyasetçi- vatandaş” ilişkisinin gelişmesine neden olmuş ve “siyasetsizleştirme”ye katkıda bulunmuştur. (…)”
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2017/09/24/yeni-bilimcilik-ve-siyaset

Mahmud Erol Kılıç‘ın “Hüseyin misiniz, Yezid mi?” başlıklı yazısından (Yeni Şafak, 24.09.2017):

“(…) Bir intikam kindarlığı olarak değil, bir asil duruş olarak Hüseyin’i hep hatırda tuttular. (…)

Selefi düşüncenin piri sayılan tarihteki bir âlimin hayatını okuduğum zaman daha çocukluğundan itibaren herkesle kavgalı olduğunu, geçimsiz, mızmız, agresif tavırlar sahibi bir taşralı olduğunu gördüm. Bu zatın daha sonraları tekfirci düşüncenin fikir babası olmasını anladım sanırım. Benzer şekilde “Ben Mevlana’yı okuduktan sonra hayatım değişti, Müslüman oldum” diyen de görürsünüz “Ben Mevlana’dan hiç hoşlanmam, bana hiç hitap etmiyor” diyen de.. Bunların hepsi karakter meselesi, meşreb meselesidir… (…)

Miskin Yunus söyler sözün
Yaş doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun
(…)”
http://www.yenisafak.com/yazarlar/mahmuderolkilic/huseyin-misiniz-yezid-mi-2040290

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked