Suad El-Hakîm’in İbnü’l-Arabî Sözlüğü’nden…

 

Şuhûd İbnü’l-Arabî’de şuhûd, bizzât müşahedededir ve bu bağlamda her iki terimi eşanlamlı kullanır.

Şurûk-Meşrık Şın, Ra ve kaf tek köktür ve “aydınlatmak” / “açmak” demektir. Güneşin doğması şuruk‘tur. Şark, güneşin doğduğu yerdir.

Mekân anlamında güneşin doğduğu yön, meşrık: Kitap’ta Meryem’i zikret, ailesinden ayrılıp doğu (mekânen şarkiyyen) bir yere gitmişti. (19:16 : Bu kitapta Meryem’i de an! Hani ailesinden ayrılıp evinin doğu tarafında bir yere çekilmişti (4) : Beyt-i Mukaddes’in yahut evinin doğu yönüne. Bundan dolayı Nasara doğu tarafını kendilerine kıble edinmişlerdir. Bu bağlamda zuhur eden her şeye İbnü’l-Arabî şarkî derken, bâtın olan her şey de garbîdir.

*Doğmak zuhura, mülk ve şehadet âlemine aittir; batmak ise örtünmeye, gayb ve melekût âlemine aittir. (Fütûhât, ll:646)

*Allah şöyle buyurur: “Doğunun ve Batının Rabbi” (26:28): “(Mûsa), “O, doğu ile batının ve aralarındaki her şeyin Rabbidir. Eğer aklınız varsa, (anlarsınız !)” dedi. Böylece âyet zuhûr eden(şarkî) ve gizlenenleri(garbî) olarak dile getirmiştir. O zâhir ve bâtındır. (Fusûs, 208)

Beyt-i Mâmur’un iki kapısı vardır. Her gün yetmişbin melek oraya girer ve melekler oraya doğu (şarkî) kapısından girer, -çünkü orası nurların doğduğu kapıdır- batı (garbî) kapısından çıkarlar -çünkü batı, nurların gizlenme kapısıdır. (Fütûhat, II:443) *Şuruk ve bütün (doğma ve batma), bulmak ve yitirmek demektir. (Fütûhât, IV:63)

Nebîler iki mertebededir: şeriat nebileri, tâbi nebîler. İlki resûllerin ikinci rütbesinde, ikincisi ise ikinci rütbede bulunurlar. Tâbi nebiler, üçüncü mertebededir. Üçüncü mertebe ise iki kısma ayrılır: bir kısmı nebîler, diğer kısmı velîler diye isimlendirilir. (Fütûhât, II:84)

Tabiî heba, Sınaî Heba Heba Allah’ın âlemin sûretlerini yarattığı karanlık bir madde olması yönünden maddeyle eşanlamlıdır ve kabul ettiği suretlerin varlık derecesine göre tabiî ve sınâî nitelikleri kendisine eklenir. Heba tabii sûretleri kabul etmişse, tabiî heba; sınai sûretleri kabul etmişse sınai hebadır. (Fütûhât,II:433)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked