Süleyman Seyfi Öğün’ün “Türkiye Ve İsrail” başlıklı bugünkü Yeni Şafak’ta çıkan yazısından alıntılar

 

” Türkiye’nin yakın zamanlar îtibârıyla, bilhasa Biden ABD’de iktidara geldikten sonra bir sıkışmışlık yaşadığı sır değil. (…) Rusya’nın Suriye’ye girmesi, Libya’da karşımıza çıkması bu sıkışmışlığın başka bir yüzü olarak mütalâa edilebilir. Üçüncü büyük gelişme ise Çin’in İran üzerinden sınırımıza dayanması oldu.

Türkiye AB ve ABD tarafından dışlanıp PKK üzerinden sıkıştırılınca, Rusya ve İran ile berâber hareket etmek yolunu seçti. bilhassa 15 Temmuz çok belirleyici oldu. Rusya, bu NATO operasyonunun (koyu yazmalar bana ait) karşısında Türkiye’nin yanında yer aldı. (…) Buna Çin ile yakınlaşma teşebbüsleri de dahil edildi. Hâsılı bir Avrasyacılık rüzgarı esti. Teferruatlara girmeyeceğim; gelişmeler bu zeminlerin bir hayli yara aldığını gösteriyor. (Ukrayna meselesi, Rusya’nın Kırım’ı işgali, Ukrayna ile belli alanlarda ilişkiler, Dombask’taki gelişmeler üzerine Bükreş 9’lusu ile yakın temaslar). (Parantez açarak özetle yansıttım yara alan zeminlere ilişkin gelişmeleri.)

Dikkat çekici olan, Rusya’nın bu adımlar karşısındaki tavrı beklendiği kadar çok sert bir seviyeye tırmanmadı. (…) Bu arada Ermenistan-Azerbaycan savaşında, ılımlı tavırlarını devam ettirdiler. (…) Bir diğer gelişme Asya içlerinde yaşandı. ABD’nin Asya’dan çekilmesinin doğurduğu boşluğu bir şekilde değerlendirmek istedik. TDT bu yolda atılmış bir adımdı. Rusya bunu da kategorik olarak dışlamadı. Ama Kazakistan’ı yeniden inhisarina alarak TDT’ye bu sürecin kendisi olmadan yürüyemeyeceğini göstermiş oldu. (Yazar, bir yandan Rusya’nın Türkiye’yi dışlayarak değil, yedeğinde tutarak Asya hakimiyetini devam ettirmek istediğini, diğer taraftan İdlip başta olmak üzere Suriye ve Libya’da ise kararlılıkla Türkiye’yi zorladığı fikrinde.)

Daha mühim bir gelişme ise Çin’in Rusya ile paralel yürüttüğü siyasetlerle Pakistan’dan sonra İran’ı da işin içine katarak sınırımıza dayanmasıdır. Çin, İran ve Türkiye üzerinden geçen tek yol hattını dondurmus durumda. Buna mukabil Kazakistan-Rusya hattını işletiyor. Çin, Uygur meselesini öne sürerek TDT’den son derece rahatsız. (…) Sayın Çavuşoğlu’nun son Çin ziyareti, Çin-Türkiye ilişkilerinin, tabiri caizse duvara tosladığını gösteriyor. (…)

BAE-Türkiye yakınlaşması ise Anglo-Amerikan hattının, yukarıda anlattığımız gelişmelere verdiği tepkiyi dile getiriyor. Çin’in BAE’ye İran üzerinden bir baskı yapmakta olduğunu anlayabiliyoruz. (Kanaatimce son Hûsî saldırısı bunu anlatıyor.) Anglo-Amerikan hattı ise BAE’ye Türkiye’yi işaret ediyor. (…) Çin, Körfez-İran ilişkilerini kendi hattına çekerek topraklamak isterken, Anglo-Amerikan hattı ise aynı topraklamayı Türkiye-İsrâil- Körfez hattında yapmak istiyor. (…) Eğer gelişmeler bu şekilde seyrederse, Rusya ve Çin’in, Türkiye -Azerbaycan, Türkiye-Pâkistan, Türkiye-Körfez ilişkilerini baltalamak için bir mesai göstereceğini tahmin etmek zor olmasa gerekir.

(…) Bu açıdan Arnavutluk ziyaretinde sayın Cumhurbaşkanı’nın yaptığı, bilhassa İsrail ve NATO vurgulu açıklamalar hakikaten de tarihi bir değer taşıyor. Türkiye yeniden tercihini Batı’dan yana yapıyor gözüküyor. Ne mukabilinde ve hangi maliyetler temelinde? (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked