“Sultan II. Abdülhamid’e Yeni Bakışlar”
Entelektüel yanı da güçlü, değerli ve seçkin akademisyenlerimizden M. Şükrü Hanioğlu’nun, aylık Derin Tarih dergisinin Aralık 2016 sayısının eki olarak yayınlanan geniş bir makâlesi çıktı. Bu makâlenin başlığını bu yazıya da başlık olarak alıntıladım.
Onun bu değerli yazısından, sadece bazı alıntılar sunmak sûretiyle, merak ve ilgi duyacakların haberdâr edilmesine mütevazı bir katkım olsun istedim.
“Bir ‘Devr-i Sâbık’ olarak II. Abdülhamid Rejimi” başlıklı bölümden:
“(…) Kendisinden önceki Tanzimat ve sonraki 2. Meşrutiyet dönemleri daha detaylı biçimde ve farklılıkların vurgulandığı zaman dilimleri olarak ele alınırken, II. Abdülhamid dönemi oldukça kaba çizgilerle ve sultanın kişiliği üzerinden kavramsallaştırılmıştır. (…)”
“(…) Dolayısıyla bir ‘irtica dönemi’ olarak kavramsallaştırılan II. Abdühamid ‘istibdadı’ sadece 2. Meşrutiyet’in değil, Cumhuriyet’in de hem ‘devr-i sâbık’ını, hem de karşı-tezini oluşturuyordu. Burada ilginç olan, bu kavramsallaştırma ve dönemselleştirmenin tarih araştırmaları aracılığıyla değil, dönemi yaşayanların tecrübeleri ve Batı’da 1890’lardan sonra oluşan II. Abdülhamid imajının yeniden üretilmesiyle oluşturulmuş olmasıdır. (…)”
“(…) Ahmed Midhat Efendi ile yakın dostluğu bulunan bir gazeteci olan ve New York Herald için yazılar kaleme alan Sidney Whitman, Sultanın yakın çevresinden kişilerin görüşlerine dayandırarak onun Avrupa’da yaratılan ve Jön Türkler tarafından da benimsenen despot imajının yanıltıcı olduğunu, kendisinin otokrat olarak tanımanmasının daha uygun olacağını belirtmişti. (…)”
“(…) II. Abdülhamid döneminin Sultanın psikolojisi çerçevesinde açıklanabilecek bir ‘istibdad’ olarak kavramsallaştırılarak sadece 2. Meşrutiyet’in değil, Cumhuriyet’in de ‘devr-i sâbık’ı haline getirilmesi onun kendi bağlamında anlaşılması ve değerlendirimesini fazlasıyla zorlaştırmaktadır. (…)”
“II.Abdülhamid’in Stratejik Dış Politika Hamleleri” başlıklı bölümden:
“(…) Sultan Abdülhamid, Büyük Güçleri birbirine düşürerek Osmanlı toprak bütünlüğüne yönelecek tehditleri ve değişik imparatorluk unsurlarının yararına gerçekleştirilecek idarî reformlara ilişkin baskıları bertaraf etmeyi amaçlıyordu. (…)”
“(…) II. Abdülhamid seleflerinin aksine imparatorluğun bütünlüğüne zarar vereceğini düşündüğü Batılı reform projellerini hayata geçirme konusunda son derece gönülsüzdü. (…)”
“(…) İlginçtir, II. Abdülhamid’in Pan-İslamist söyleminin ülke dışındaki en hevesli müşterileri Müslümanlar değil, Hristiyanlardı. Valentine Chirol ve Gabriel Charmes gibi ‘uzmanlar’, okuyucularını ittihad-ı İslâm siyasetinin yarattığı ‘muazzam’ tehlikelere karşı uyarma amacındaydı. (…)”
“(…) Sultan, Osmanlı’nın İslâm’ın doğduğu topraklardaki haklarını, herhangi bir güce dayanmadan diplomasinin kendisine sağladığı sınırlı imkanlar dahilinde cansiperane biçimde savundu. (…)”
“Erken Jön Türklüğün II. Abdülhamid İmajı: ‘Dinsiz Padişah’ ” başlıklı bölümden:
“Osmanlı Devleti’nin en sorunlu döneminde 33 yıla yakın bir süre tahtta kalan ve temel devlet siyasetlerini şekillendiren II. Abdülhamid, iktidarı sonrasında fazlasıyla olumsuz biçimde resmedilmiştir.
1909 sonrasında başlayan bu yaklaşım, Erken Cumhuriyet döneminde de sürmüştür. Ne yazık ki, II. Abdülhamid imajının değişimi konusunda kapsamlı araştırmalar yapılmamıştır. (…)”
“(…) Claudia Kleinert’in 1995 yılında Berlin’de yayınlanan Die Revision der Historiographie des Osmanischen Reiches am Beispiel von Abdülhamid II. das späte Osmanische Reich im Urteil türkischer Autoren der Gegenwart, 1930-1990 başlıklı kitabı II. Abdülhamid’e yönelik değerlendirmelerin 60 yıllık bir zaman diliminde nasıl değiştiğini ele alır. (…)”
“(…) İlginç olan husus, çoğu materyalist olan Jön Türk liderlerinin dinle sorunlu bir Sultan imajı yaratmayı temel hedef haline getirmeleridir. Bunun nedeni ise şüphesiz böylesi bir imajın toplumsal muhalefete ivme kazandıracağının düşünülmesidir. Bunun en güzel örneklerinden biri, Doktor Abdullah Cevdet tarafından yayına hazırlanarak taş basması ile 1896’da Paris’te neşrolunan Mahkeme-i Kübra risâlesidir. (…)”
No Comments