dua Posts

“Bir nevi itikâf” başlıklı, Gökhan Özcan’ın yazısından alıntılar (Yeni Şafak, 27 Nisan 2020)

 

Evde kalma günleri mübarek Ramazan-ı Şerif ile birleşince hemen herkesin aklında içinde ‘hüzün’ geçen, ‘burukluk’ geçen birtakım cümleler birikti. Söylemeyi ne kadar istemesek de doğru bu, bu Ramazan, öncekilerden daha mahzun, daha buruk geçiyor bizim için. Sokaklarda o tatlı Ramazan telaşı yok, camiler sessiz, herkesi bir araya getiren iftar davetleri yapılamıyor, ezan saatine kadar hepimizin sabır imtihanından geçtiğimiz o güzel sofralar kurulamıyor. Evlerimizdeyiz, hane halkıyla sınırlı bir sosyal hayatımız var. Buna da şükür elbette, Allah beterinden saklasın. Ama o çok alışık olduğumuz Ramazan atmosferini özlediğimiz de bir gerçek. Belki bunda da bir güzellik var, bir imtihan ve bu imtihandan alınacak dersler var.

(…) Her zaman yapabildiğimiz şeyleri, şimdi yapamıyoruz. Bunu düşünürken, acaba buna karşılık, önceden yapamadığımız şeyleri de şimdi yapabilir miyiz diye bir soru geldi aklıma. (…)

“Seçkinlerin seçkinleri” için 13. asırda yazılmış bir eserin tercümesi olan kitaptan alıntılar

 

Sadreddin Konevî‘nin(d.1210-v.1274) Miftâhü’l-Gayb adlı eserinin Ekrem Demirli tarafından Tasavvuf Metafiziği adıyla dilimize çevrilmesi ve yayınlanmasıyla (Kapı Yay., 1. Basım: Aralık 2014) okuma imkânı bulduğumuz kitabın birkaç yerinden alıntılar sunacağım.

“Allâh’ım! Sana yönelirken yolu bulmak üzere kendisini vesile edindiğimiz Efendimiz Hz. Muhammed’e ve onun ailesine kendine dost seçtiğin kişiye merhamet ettiğin gibi merhamet eyle. O’nun ümmetinin seçkinlerinden razı ol. Bu rızanla onları kendi katında saygın bir makama ve yüce mertebeye yerleştir. Bu hamdi dileyenin kalbi ve her istek ve ifâdesinde lisanı ol ki, onun kalbi en nurlu kalb, sözü de en doğru söz olsun. Âmîn.” (s.15)

Bil ki, bu kitap insanların avamı ve geneli için yazılmadığı gibi seçkin insanlar için bile yazılmamış, ‘seçkinlerin seçkinleri’ için yazılmıştır. Onlar sülûk ederken gayelerine varmadan önce kitapdan yararlanır, onun ince sırlarıyla başlangıç hâllerini hatırlarlar. Sonra kemâle ererler ve kemâle erdirirler; şükrederler, basîretlerinin artmasını dilerler. Hak da basîretlerini artırır. Artık cem ve vücûd, yaratma ve tertip sırrına ve nihâî amaç olan sırra kulak ver! ‘Allah hakkı söyler ve doğru yola hidâyet eder.’ (Ahzâb, 33/4) (s.47)

Biri bir kitaptan, diğeri bir gazete yazısından iki alıntı

 

Muhyiddin İbn Arabî‘nin eseri Fusûsu’l-Hikemin Ahmed Avni Konuk tarafından yapılan tercüme ve şerhinin latinize olarak Prof. Dr. Mustafa Tahralı ve Dr. Selçuk Eraydın’ın yayına hazırlamış oldukları dört cildinden “Fusûsu’l-Hikem Tercüme Ve Şerhi-I (7. baskı, M.Ü.İ.F.V.Y., İstanbul, 2017) s.94’den, daha da kolay anlaşılması için bazı kelimelerin bilinen karşılıkları verilerek yapılan alıntı:

“Bilinsin ki salât Allah tarafından rahmet, melekler tarafından istiğfar, ve kul tarafından duâ ve huzû’dur(tevazu’, alçak gönüllülük). İlâhî rahmet her şeyin isti’dâdı ve talebi hasebiyle o şeye ilişir. Dolayısıyla rahmet, âsîler ve günahkârlar üzerine Hak tarafından afv ve mağfiret ile tecellîdir. Ve afv ve mağfiretten sonra kul cennetle nimet ve varlık içinde olur. İtaatkâr ve sâlih olanlar üzerine cennet ve rızâ ve likâ (kavuşma, görme) haktır ki, bunlar da gözler görmedik, kulaklar işitmedik ve beşer kalbine hatıra gelmedik ilâhî nimetlerdir.

İsmet Özel’e dua

 

1970’li yıllardan bu yana şiirleri yanısıra yazılarının da sıkı bir tâkipçisi olduğum, hele iyi yazı okuyabilme imkânının iyice azaldığı şu dönemde haftada bir Cuma günleri yazısını okumayı merak ve heyecanla beklediğim İsmet Özel’in kalp krizi geçirerek hastanede olduğu haberini sarsılarak, üzüntüyle karşıladım.
Rabb’imden acilen şifa niyaz eder, sağlığına kavuşmasını dilerim. Allah Teâlâ onu ihtiyarlık yıllarında ve böylesi ciddî bir sağlık meselesi de başına gelmiş olsa, sağlık ve âfiyetle yaşatsın, yaşarken yazmasını mümkün kılsın, yazılarını okumaktan bizleri mahrum etmesin. Âmîn. Bütün sevenlerinden elbette dua umulur.

İsmet Özel’in sağlık durumu hakkında haber alındıkça o bilgiler bu yazıya eklenecektir; yani bu yazı o haberlere göre güncellenebilecek özellikte bir yazıdır.

Merhûm Babanzâde Ahmed Naim Bey’in yayına hazırlamış olduğu bir eserden…

 

“Bana dua ediniz ki, istediğinizi vereyim. Dua ile olsun ibâdet etmekten yüksünenler, sonra zelîl ve hakîr olarak Cehenneme girecekler. (Gâfir, 40/60)