hakikat Posts

Gazzâlî (1058-1111) hakkında…

 

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden, değerli ve seçkin bir akademisyen ve entelektüel olan İlhan Kutluer‘in “Felsefî Gök Kubbemiz” adlı kitabından Gazzâlî hakkında kısa bir bölüm aktaracağım.

Varılması en zor olan bilgi ve huzûr için insanın kendini tanımaya çalışması zorunluluğu

 

Kendimizi tanımaktan kaçmak için bu kadar büyük çaba harcayışımızın elbette bir sebebi var. Kendini tanıyan insanın, bugün bizim kendimize reva gördüğümüz yaşama alışkanlıklarını kendine, insanlığına yakıştırmasına imkan ve ihtimal yok.

İnsan hayâtı, ona anlam katılması ve gerçek marifet

 

(…) İnsan hayatına anlam katmasını beklediğimiz hiçbir amaca iki adımda katedilecek bir yolla ulaşılamayacağını bilmeli ve bunu kabullenmeliyiz. (…)

Mahmud Erol Kılıç’ın “Zihinci meczuplar” başlıklı yazısından birkaç cümle…

 

(…) Çok katlı bilme dereceleri olduğuna inanan bir kişinin kendi zaviyesinden gördüğü bir hakikati o zaviyeden görmeyen birisine ispatlamaya kalkması kadar saçma bir şey olamaz. Geleneğin ustaları “Bir aptalla tartışıyorsanız iki aptal tartışıyor demektir” derler. (…)

Yaşam ve ölüm

 

Hangisi bizim için daha sahi(h), daha gerçek? Hangisine daha yakînen (kesinlikle) inanıyoruz? Hani “Kur’ân”ın ikinci sûresinin 4. âyetinde gerçek îman edenler kastedilerek, “Ahirete de kesin olarak/şüphesiz bir bilgi ile inanırlar” deniliyor ya, öyle bir kesinlikle, yaşama inandığımız gibi ölüme ve ölüm sonrasına da inanıyor muyuz?