İblîs Posts

İnsan varlığında ilâhî halîfe olan izâfî rûh ve onun gıdası ilâhî ilimler üzerine

 

Muhyiddin İbn Arabî’nin (1165-1240) Tedbîrât-ı İlâhiyye eserinin Ahmed Avni Konuk(1868-1938) tarafından yapılan Tercüme ve Şerhi’nden (Yayına Hazırlayan: Mustafa Tahralı) rûh ve onun gıdası ilâhî ilimler üzerine bir bölüm (Kolay okunup sözlüğe bakma gereği olmadan anlaşılması için kelime karşılıkları kullanılmış veya verilmiştir.)

Allah’ın İblîs’e insan hakkında seslenişi

 

Muhyiddin İbn Arabî’nin Arapçadan Türkçeye Ahmed Avni Konuk tarafından Tercüme Ve Şerhi yapılmış (1925) olan “Tedbîrât-ı İlâhiyye” adlı eseri, latin harfleriyle ve günümüz Türkçesiyle Mustafa Tahralı tarafından yayına hazırlanmış ve basılmış olarak 1991’den bu yana yeni baskılarıyla istifadeye açık önemli bir eser. Bu eserin bendeki 6. Baskısından(2013) başlıkta ifade ettiğim anlamda bir bölümü biraz daha sadeleştirerek (daha da kolay okunur ve anlaşılır kılmaya çalışarak) aktaracağım:

“İlim” hakkında Tedbîrât-ı İlâhiyye’den bir bölüm

 

“(…)Sen ilim tahsili ile meşgûl olduğun vakit, başka türlü amel ile iştigâle vaktin uygun olmaz. Vakitlerini ilim tahsili işgal eder. Düşmanların seni başka amelden alıkoydukları için sevinirler. Halbuki o zavallılar bilmezler ki, ilim kendi hakikatinin verdiği şeyin gayrinden geri durur. Yani ilim öyle bir şeydir ki, neticede marifetullâha ulaştırır.

İnsan ve rûhu, dört vasıf, İblîs’in şerrinden korunma…

 

Muhyiddin İbn Arabî’nin (M./d.1165-v.1240) Arap dilinde te’lif etmiş olduğu, Ahmed Avni Konuk(M./d.1868-v.1938) tarafından Arap harfleri zamanı Türkçesinin son yıllarında tercüme ve şerh edilmiş, Prof. Dr.Mustafa Tahralı’nın Latin harfleri dönemi Türkçesinde yayına hazırladığı “Tedbîrât-ı İlâhiyye” adlı eserin 311. sayfasından, başlıkla ifade etmeye çalıştığım konuda bazı ifadeler:

12. ve 13. asırlarda yaşamış bir Hak dostundan bir konuda sözler

 

“Hak Teâlâ hazretleri “Hevâsını ilâh edinen kimseyi görmez misin? Allah Teâlâ onu ilim üzerinde ıdlâl eyler” buyurur. (Câsiye, 45/23) (ıdlâl eylemek: dalâlete düşürmek, saptırtmak, şaşırtmak.)