Taşrada bir ilçede merhûm Nurettin Topçu’nun bir hikâye kitabı olan “Taşralı”yı 1950’li yılların ortalarında posta ile getirtip okumak
1950’li yılların ortaları. Babamın Orman mühendisi olarak Maraş’ın Andırın kazasındaki görev ünvanı değişmeden Sivas’ın Koyulhisar kazasına Orman İşletme Müdürü olarak tayini çıkıyor. Maraş’tan Sivas’a kadar tren yolculuğu, oradan Koyulhisar’a Orman İşletmesinin aracıyla ulaşma.
Koyulhisar’da sekiz-dokuz yaş arası bir dönemdeyim. Hatırladıklarımdan birisi şu: Orada babam görev yaparken kendisine posta ile bir kitap geldi. Demek ki istemiş ve gönderilmiş. Kitabın adı: “Taşralı”. Kitabın yazarı: (merhûm) Nurettin Topçu.
Bu çok dikkatimi çekmişti. Ben daha Nurettin Topçu’yu tanıyacak yaşta değildim; ama onun bir kitabını babamın talep ederek getirtmesi, babamın Nurettin Topçu’nun kim olduğuna dair bilgisi ve ona sevgisi, hürmeti olduğunu gösteriyordu.
Bundan çok sonraları,ben de Nurettin Topçu’yu tanıyacak ve kitaplarını, yazılarını okuyacaktım. Babam gibi ben de öyle seçkin bir fikir adamının farkında olacaktım elbette. Babam kendi gençlik yıllarında demek ki Nurettin Topçu’yu tanıyormuş ve yeni çıkan bir kitabından haberdarmış ki, “Taşralı” adlı hikâye kitabını o yıllarda posta ile talep edip getirtmişti. O sırada daha ilkokulun üçüncü sınıfında olan ben de bu olayın farkındaydım ve dikkatimi çekmişti. İlginç olan, merhum Nurettin Topçu’nun bu kitabının son dört hikâyesini ölümünden (Temmuz1975) aşağı yukarı yirmi yıl önce (1955 gibi) kaleme almış olmasıdır.(“Taşralı’daki Son Hikâyelere Dair” başlıklı Muzaffer Civelek’in yazısı; DERGÂH Edebiyat Sanat Kültür Dergisi Dergâh Yazıları Güldestesi, Hazırlayan: İbrahim Tenekeci, s.221-232). O yazıdan bir alıntı:”1975 yılının Temmuz ayında Haseki Hastanesi’nin bir odasında (…) Taşralı’da adı geçen hikâyemsi denemeyi işaret eden merhum sanki “ben şimdi kendimi buradan görüyorum, siz de beni en iyi buradan görebilirsiniz” demek istemişti; ölümünden birkaç gün önce yanında bulunanlara böylece ‘Taşralı‘nın sonundaki birkaç hikâyemsi yazı”nın önemli olduğunu işaret etmişti.
Nurettin Topçu, ülkemizden yurt dışında (Fransa/ Paris) felsefe dalında devlet doktorası yapan ilk Türk olarak orada kalması için tüm teklifleri reddeden ve Türkiye’ye dönen biri idi. Ama döndüğünde kendisine üniversite’de görev yapma yolu kapanmıştı. Ancak lise hocası olarak çalışabileceği bildirilmişti. O da İstanbul Erkek Lisesi, İzmir ve Denizli liselerinde öğretmenlik yaparak geçirdi hayatının doktora sonrası dönemini. Ama daha önemlisi, “Hareket” Dergisinin (şimdilerde “Dergâh” Edebiyat Sanat Kültür Dergisi olarak çıkıyor), Emin İşık’ın “Bir muallim, bir ahlâk filozofu, bir fikir ve mücadele adamı” olarak nitelediği; Muzaffer Civelek’in ifadesiyle,”Bizi çıkardığı bir yükseklikten veya bize kazandırdığı bir derinlikten “hayatına ve eserine uygun bir hareketi hep sürdürmek idealinin” gereği ve yansıması olarak düzenli ve devamlı olarak yayını sürdü, sürüyor.
No Comments