Tecellî-i Rabbânî ile tecellî-i rûhânî veya müşâhede ile mükâşefe arasındaki farklılık

 

İbn Arabî’nin (m.1165-1240) eserlerinden biri olan Tedbîrât-ı İlâhiyye’nin Ahmed Avni Konuk (m.1868-1938) tarafından Arap harfleri zamânı Türkçe’sinin son yıllarında yapılmış tercüme ve şerhi, Prof. Dr. Mustafa Tahralı tarafından latin harfleri dönemi Türkçe’sinde son yıllarda yayına hazırlanmış ve basılmış (İz Yayıncılık; elimdeki baskı 6.sı olup 2013’te) durumda. Bu eserden, bu konuda ifade edilmiş sözleri içeren 200. sayfadan alıntılar oluşturuyor bu yazıyı. Yer yer parantez açılması, bazı kelimeler ve kavramların karşılıkları ve açıklama gerektiğinde yapmak içindir.

“(…) Tecellî-i rûhânî ile tecellî-i rabbânî arasındaki farkın biri: tecellî-i rûhânî reng-i hudûsü (sonradan olan rengi/ sûreti/şekli) hâizdir ve onun kuvve-i ifnâiyyesi (yok edici gücü) yoktur. Vâkıâ (gerçi) vakt-i zuhûrda(ortaya çıktığında) sıfât-ı beşeriyyeyi izâle eder (insana ait sıfatları giderir), velâkin ifnâ edemez (yok edemez). Tecellî ihticâb edince (perdelenince) derhal sıfât-ı beşeriyye zâhir olur. Fakat Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretlerinin tecellîsinde sâlik (Allah’a kulluk anlamında ‘yolcu’ ) bu âfetlerden emîn olur. Ve diğer fark: tecellî-i rûhânîden ârâm-ı dil (gönül sükûnu) zâhir olur ise de, sâlik şek ve reybden (şüpheden) kurtulamaz. Ve bu tecellî ma’rifet-i tâm (Allâh’ı tanıma/ bilme yolunda kemâle erişme) vermez. Fakat Hz. Hak Sübhânehû ve Teâlâ’nın tecellîsi bunun hilâfınadır (zıddınadır). Ve diğer bir farkı: tecellî-i rûhânîden gurûr ve pindâr(böbürlenme) zâhir olur; ve ucüb(kendini beğenmişlik) ve varlık ziyâdeleşir; ve talebde noksan(eksiklik) olur; havf ve niyâz azalır. Ya’nî kendisinin mürşid-i kâmil olduğunu ve bir mürşide ihtiyacı kalmadığını ve binâenaleyh maksûdu olan tecelliyât-ı rabbâniyye hâsıl olduğundan (öyle zannettiğinden) kümmelîn-i evliyâullah (evliyâullâhın kâmilleri) sırasına geçtiğini zanneder. (…) Fakat Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretlerinin tecellîsınden bunların cümlesi kalkar; ve varlık yokluğa mübeddel olur(dönüşür); ve onda taleb artar, ve teşnelik ziyade olur; ve havf ve niyâz çoğalır; ucüb ve varlık mürtefi’ olur( ortadan kalkar). İmdi tecellî-i rabbânî müşâhede(görme) ve tecellî-i rûhânî mükâşefedir (keşfetme). Ve müşâhedede aslâ hatâ olmaz; mükâşefede ise hatâ olur. (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked