“Teklif” isimli iki aylık düşünce dergisinden (Ketebe Yayınları, sayı:3 Mayıs 2022) alıntılar (1)

 

“Gerçeklik tasavvurumuzda eyleme bir yer açmamız gerek. Öyle bir gerçeklik tasavvuru inşa etmemiz lazım ki onun içinde eylem de olmalı. Kısaca, eylem gerçekliğin bir parçası mıdır yoksa gerçekliğin bir işlevi midir?” (İhsan Fazlıoğlu) (s. 18)

Yine İhsan Fazlıoğlu’nun şu cümlesi: “Eylem, bizim korkudan âzâde olmamızın, uzak kalmamızın zeminidir.

“İhsan Hoca özgürlüğü eylemin uzantısı olarak vazetmiyor. İhsan Hoca hulfî (sözünde durmamayla ilgili) kıyas yapıyor ve diyor ki, eyleyebiliyorsak özgürüz. Bu, tersinden bir kanıtlama olduğundan hulfî kıyastır.” (Ömer Türker) (s. 24)

Ahlâk kitabının ikincisini yazarken bu meseleyi tamamen imkân kavramı üzerinden ele aldım. Sanki birlik noktamız burası, imkân kavramı.” (Ömer Türker) (s. 24)

“Çok güzel! İmkân bir belirsizlik, bir bütün değil; kendini eylemin eşliğinde gelecekte açığa çıkarıyor ki, buna tahakkuk diyebiliriz.” (İhsan Fazlıoğlu) (s. 24)

“İmkân niye önemli? Çünkü imkân fizik içinde olmakla birlikte hem fiziğe ait olan hem de fiziğe ait olmayan bir şey.” (Ömer Türker) (s. 24)

“Evet! Belirlilik ve belirsizlik; fizik ve metafizik. Ya da Tahsin hocanın dediği aşkın ilke.” ( İhsan Fazlıoğlu) (s. 24)

Özgürlük yeni uydurulanlar arasında benim en fazla beğendiğimdir. Kelime ‘öz’ ve ‘gürlük’ten oluşuyor. Kısaca mevcut olan bir özün gürleşmesini, gelişerek neşvü nema bulmasını ifade ediyor. (…) Özgürlük, kayıtlardan âzâde olmayı değil, aksine bağlanmayı gerektiriyor. (…)” ( Tahsin Görgün) (s. 25)

“Hocam bak çok enteresan ‘ök’ deyince hatırlattın. Atların yazıda yabanda yere sikke çakılarak bağlanmasına bizim orada ‘öklemek’ derler.” (Ömer Türker) (s. 25)

“Ama işin ilginç tarafı biliyorsunuz bizim Türkçede kullandığımız başka bir kelime daha var Farsçadan gelen ‘serbest’. Yani Farsça olarak geliyor ama o kelime aslında Türkçede Farsçasının tam aksi manada kullanılıyor. Ama bence doğru kullanıyoruz biz. Serbest, beste bağlamak demek, başı bağlı.” (Tahsin Görgün), (s. 25)

” ‘Bağlandığımız zaman özgürüz’ demek mi bu?” (İhsan Fazlıoğlu) (s. 25)

“Evet, mesele zaten bu. Ama neye bağlandığınız çok önemli. Eğer kendimizi fizik kurallarına bağlarsak fizik kurallarının devamı olarak bağımlılık içerisinde devam ederiz.” (Tahsin Görgün), s. 25-26)

” O zaman özgürlük neye bağlı olduğunu fark etmek mi? Bağlandığın yeri idrak etmek yani.” (Ömer Türker) (s. 26)

“Burada esas itibariyle hep üzerinde durduğumuz şey şu: özgürlük, hürriyet mânâsında insana ait olabilen bir şey değil. İnsan bu anlamda kayıtlardan âzade olamaz. Hiçbir kayıttan âzade olmaz. Niye? İşte bedenimiz var, sinirlerimiz var, bir dili kullanıyoruz, toplum içinde yaşıyoruz, devlet var. Dolayısıyla bu mânâda hür olmak, kayıtlardan âzade olmak anlamlı değil zaten. Bu en fazla bazı şeylerden bağımsız olmayı arzu etmek olabilir; çünkü her şeyden bağımsız olmak, insan için mevcut olmamak demektir. Ama bu eylemek dediğimiz şey de her hâlükârda bir bağımlılık çerçevesi içerisinde tahakkuk ediyor. (…) Tekerrür eden kısmıyla biz başkalarıyla benzeşiyoruz. (…) Ancak biz ilginç bir şekilde varlığımızı sürdürürken, en az bir yönden, başkalarından zorunlu olarak temayüz ediyoruz (sivriliyoruz). Bu da özgün olmanın farklı bir ifadesi. (…) Ama öyle zamanda öyle bir şekilde öyle bir şey eyliyoruz ki bu sadece kendimize değil başka insanlara dayeni bir var oluş imkanı açıyor.” (Tahsin Görgün) (s. 26)

“Yani eylem gerçekliği çoğaltıyor diyebilir miyiz?” (İhsan Fazlıoğlu)

“Tabii ki bütün eylemler değil. Sadece özgür eylem insanın önüne varoluş imkânları açıyor.” (Tahsin Görgün) (s. 26)

“Küllî bir iradenin tahakkuk ettiricisi olarak cüz’î iradeye sahip olmak ise bunun bilincine vararak tabakalarını takdir etme ve birisinden azat olabilme kararını verme yetisidir. Yani kendisini birinden kurtarıp ötekinin vasatı haline getirebilme kararını verme özelliği.” (Ömer Türker) (s. 26)

“(…) Ama buradaki esas mesele biraz geriye gidersek hem vahdet-i vücûd’a baktığımızda hem de (anlam olarak:) bu ‘Âlemlerin Rabbi dilemedikçe siz dileyemezsiniz.’ (Tekvîr, 81/29) âyet-i kerîmesini düşündüğümüz vakit zaten bütün bir meşiyyet (irade) şeyiyyet (nesnellik) birbiriyle irtibatlı. Yani onları da birlikte dikkate alabiliriz. (…)” (Tahsin Görgün) (s. 26-27)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked