Turan Koç’un hazırladığı “İbn Arabî Geleneği ve Davud el-Kayserî” isimli kitaptan (insan yayınları, birinci Baskı 2011) bazı alıntılar
“(…) Özetlemek gerekirse, Hind Altkıtası’ ndaki Fusûs şerhi geleneği bağlamında İbn Arabî okulunun en etkili yazarı Kayserî’dir. Kayserî karşısında olsa olsa Câmî etkili bir şahsiyet olabilir; ancak incelemelerim beni, en azından Fusûs araştırmaları alanında, Kayserî’nin etkisinin daha yaygın olduğu ve Altkıta’daki Fusûs şerhi geleneğinin Kayserî’nin etkisinin hayır ve bereketi altında geliştiğini düşünmeye sevk etmektedir.”(s.58)
“İslâm dünyasının ârifleri söz konusu olduğunda, bu âriflerin en önemlilerinden biri nazarî (teorik) irfanla ilgili meselelerin ortaya konması hususunda öne geçer.Bu isim İbn Arabî’dir. O’nun yazdığı eserler arasında Fusûsu’l-Hikem en özlüsü sayılmaktadır.
İslâm irfanı ile ilgili, Abdülkerim el-Cîlî’nin el-İnsânu’l-Kâmil‘i, İbn Türke’nin Temhîdu’l-Kavâid‘i ve Konevî’nin Misbâhu’l-Üns‘ü gibi, başka önemli eserler de ortaya konmuştur ki bunlar, şerhlerle irfânî bilgi (metâlib) ile meşgul olmuşlardır. Ancak İbn Arabî’nin Fusûsu’l-Hikem‘i gerçekte diğer eserlerinin içerdiği görüş ve bilgileri içermektedir ve incelik/nükte bakımından da son derece zengindir. Öyle ki bu özelliklerin tamamı ona bir ayrıcalık sağlamıştır; bu eserde mübeşşir ve sâdık Hz. Rasûl’e işaret edilmekte ve Allah’ın 27 peygamberinin hikmeti ele alınmaktadır ki onların tüm hakikatleri insan için getirilmiştir. (s.59-60)
Bu eser üzerine günümüze gelinceye kadar çok sayıda şerh yazılmıştır; öyle ki bu şerhlerin sayısı yüzü geçmektedir. (…)
Kayserî’nin kitabının önemli olmasının nedenlerinden birincisi, onun İbn Arabî’nin her ibaresini şerh etmiş olmasıdır; (…) İkincisi, Fusûs‘taki birçok konu ve görüş açık ve güzel bir dille yazılmıştır. Üçüncüsü, Kayserî’nin Fusûs’un her cümlesi için söz konusu olabilecek muhtemel görüşlerin hepsini açıklamış ve en doğru ve makbul görüşü seçmiş olmasıdır. Dördüncüsü, Kur’ânî nüktelerden beslenmiş incelikler içermesidir. Beşincisi, maksadın tam olarak ortaya konması için Kayserî’nin, İbn Arabî’nin öteki eserlerinden yararlanmış olmasıdır. Altıncısı, Kayserî’nin, şerhi İbn Arabî’nin kendi ifadeleriyle meczedilmiş bir dil kullanarak yazmış olmasıdır. Yedincisi de, onun kitaptaki konuların anlaşılmasını kolaylaştıran oniki fasıldan ibaret bir ‘Mukaddime’ yazmış olmasıdır. (…) (s.60-61)
No Comments