Türkiye’nin Ortadoğu ile ilişkisi mevzuu

 

M. Şükrü Hanioğlu‘nun Kemalist Türkiye “Ortadoğu”dan uzak mı durdu? başlıklı yazısı şu anlamlı ve yerinde cümle ile başlıyor:

“Ortadoğu”yu “bataklık” metaforu üzerinden kavramsallaştıran çevrelerdeki yaygın kanaatlerden birisi de bu tehlikeli bölgeden “uzak durmanın” Cumhuriyet kurucularından mirâs kalan bir “siyaset” olduğudur.

Yazının şu cümlesi ise “bu yaklaşımın inşa ettiği tarihin gerçeklikle uyumsuzluğuna” değiniyor ve “buna karşılık revaç bulmasının temel nedeni”ni açıklıyor:
Bir ülkenin “coğrafyasındaki gelişmelerle ilgilenmemesi”ni savunan bu yaklaşımın inşa ettiği tarihin gerçeklikle uyumsuzluğuna karşılık revaç bulmasının temel nedeni “Kemalist dış siyaset”in kasıtlı olarak “Kemalist söylem” ile ikame edilmesidir.

Yazının iki yerinden birer alıntı daha sunacağım:

(…) Türkiye’nin Ortadoğu’ya gerçek anlamda “uzak komşu” haline gelmesi Soğuk Savaş döneminin ürünüdür. İki kutuplu dünyada Türkiye “kültürel olarak Batının parçası” olmasından dolayı değil NATO çevrelerinde yaygın kullanılan bir tabirle “Batı’nın Doğu ucundaki kalesi”ni teşkil etmesi nedeniyle “uzak komşu” haline gelmiştir. Yükselen Pan-Arabizm de Türkiye ile coğrafyası arasındaki duvarları tahkim etmiştir. (…)

(…) Türkiye, Soğuk Savaş sonrasında Ortadoğu’ya yönelik siyaset geliştirmek ve bölgenin yeniden şekillenmesini çıkarları ile uyumlu hale getirme çabası içine girmiştir. Bunu “Ortadoğu ile ilgilenmek bataklığa giriştir” yaklaşımıyla eleştirmek, coğrafyamıza sırtımızı dönmemizi talep etmekle eşanlamlıdır. Söz konusu talebi “Cumhuriyet kurucularının” mirâsı olarak meşrulaştırmaya çalışmak ise tarihî gerçekliği çarpıtma ötesinde hedefler gözeten bir girişimdir. (…)
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2018/01/14/kemalist-turkiye-ortadogudan-uzak-mi-durdu

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked