“Türkün Dili Kur’an Sözü”

 
  1. Baskısı (Nisan 2013) olan, TİYO’nun (Tam İstiklâl Yayıncılık Ortaklığı’nın) 11. , Türkçeden İslâm’a Giriş’in 1. Kitabı, İstiklâl Marşı Derneği Konya Şubesi tarafından 1. Baskısı Hazırlanan TÜRKÜN DİLİ KUR’AN SÖZÜ isimli kitabın birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı. Yayına Hazırlayan: Muammer Parlar, Durmuş Küçükşakalak, Mehmet Ali Yeşil, Halit Çete, Mustafa Deveci, DİMDER. TİYO Ankara Cad. No.21 Kat: 1 Cağaloğlu-Fatih / İSTANBUL Durmuş Küçükşakalak: Bismillâhirrahmânirrahîm. Öncelikle size teşekkür ediyoruz. Çünkü yaptığımız bu çalışmanın zihnimizde parlamasına vesile olan işareti siz çaktınız. Aynı zamanda mukaddime yerine geçecek bir mülâkatla bu çalışmanın hem adı konulmuş olacak hem de bu vesileyle hangi istikâmette, neye müteallikolduğuna dair birtakım izahlar yapılmış olacak. Sizin serdettiğiniz “Türkçeden İslâm’a Giriş” fikrinin kapısını Türkçede yer alan Kur’ân-ı Kerîm kökenli kelimelerle açmaya ya da aralamaya çalıştık. (…) 1928’e kadar başımıza gelen bütün oldubittiye rağmen bugünkü konuştuğumuz dille kıyas kabul etmeyecek kadar bir başka dilin içinde yaşıyorduk. Daha sonrasında kademe kademe uzaklaştırıldığımız bu Türkçe aslında Kur’ân’dan uzaklaşma ma’nâsına geliyordu. Bugün, neyin dile getirildiğinin farkında olunmadığı bir çağda “İşte konuştuğumuz lisânın aslı budur.” diyerek asla rücû fikrine, Türk dilinin aslına dikkat çekiyoruz. (…) Muammer Parlar: İstiklâl Marşı Derneği Konya Şubesi üyeleri olarak Türkçenin Kur’ân ve Hadîs bilgisi bağına dikkat çekebilmek amacıyla işe koyulduk. Kur’ân’da geçen kelimelerin kökleri -sülâsî asılları 1738 kelime köküdür- üzerinden Mu’cemü’l- Müfehres adlı eser esas alınarak; Râgıp el-İsfehâni’nin Müfredât‘ı , Ahter-i Kebîr, Lisânu’l- Arab, el-Kâmûsu’l Muhît, Tâcu’l-Lüga ve Sıhâhu’l-Arabiyye, el-Mu’cemu’l-Vasît gibi Arapça ve el-Mevârid gibi Arapça-Türkçe sözlüklerden istifade ederek çalışmaya başladık. Kâmûs-ı Türkî, Lügat-ı Nâci, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Okyanus Ansiklopedik Sözlük, Ötüken Türkçe Sözlük, Tarama Sözlüğü (TDK, 1963-1977), Derleme Sözlüğü (TDK, 1963-1982), Türkçe Sözlük (TDK), Osmanlıca Türkçe Sözlüğü, Sözlerin Soyağacı-Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, Tarihî ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Sözlüğü lügat ve sözlükleri üzerinde inceleme yaptık. Kur’ânda geçen kelimelerin kökleri itibariyle -sözlüklerden tespit edemediğimiz az sayıda kelime kökü dışında ekseriyetinin Türkçe’de yer aldığını gördük. Kur’ân-ı Kerîm’de geçen bazı kelimelerin telaffuz edildiği şekliyle, aynen (Misâl: Tâbut, Ticâret, Taht, Türâb, Ced, Cisim, Hardal, Hortûm, Dünyâ, Zelzele, Sedd, Sel, Şecere, Şekil, Sülâle, Tehlike, Yetîm… gibi 2923 kelime) Türkçede yer aldığını tespit ettik. Kur’ân-ı Kerîm’de aynen/ telaffuzuyla geçmemekle birlikte inceleme konusu kelime köklerinin tamamının da bu kök kelimenin çekimleri ve türemişleri olarak (Misal: Âhize, Emniyyet, İbrîk, Battâniye, Bakkâl, Bakliyât, Tâcir, Toprak, Turp, Cadde, Cild, Cellât, Cep, Hubûbat, Hap Mahalle, Mezbaha, Züccaciye, Silah, Şecere, Şahsiyyet, Eşkiyâ, Gurbet, Kırtasiye,Kısır, Katre, Kımıl, Kebâb, Kelebçe, Kelbeteyn (kerpeten), Elbise, Lahmacun, Lezîz, Lâkab, Lokma, Levhâ, İmzâ, Matara, Millet, Memleket, İnşâât, Matkab, Nöbet, Heyecân, Vahşî, Mevsim, Vatan, Hîbe, Îkâz… gibi 9.525 kelime ve terkîb olmak üzere aynen geçenlerle beraber 12.448 kelime ve terkîb) in Türkçede yer aldığını tespit ettik. Durmuş Küçükşakalak: Yani bu verdiğiniz yekûn, kelime adetleri artırılabilir. Muammer Parlar: Zâten bu inceleme ile amacımız Kur’ândan Türkçeye naklolan kelimelerin tahdîdî olarak derlenmesinden ziyade Türk’ün dilinin Kur’an sözü olduğu gerçeğini göstermektir. Kur’ân-ı Kerîm’de geçen toplam 1738 kelime kökü var. Bu köklerden neşet eden kelimelerin Türkî lügatlerde bulunup bulunmadığı tespit edilmeye çalışıldı. A’dan Z’ye yapılacak kapsamlı bir sözlük taramasında mevcut sayının çok üstünde kelime tespitine ulaşılacaktır. Benzer bir incelemenin Hadisler üzerinde yapılması halinde Kur’ân Hadîs bilgisi ile Türkçe bütünlüğü daha da billurlaşacaktır. Durmuş Küçükşakalak: Bu tetkikten sonra şunu rahatlıkla söyleyebiliriz artık: Kur’ân-ı Kerîm ve Hadîs-i Şerîfleri dışarıda bırakarak Türkçe’ye Arapçadan geçmiş -varsa eğer- bir kelime bulmak hayli müşkül bir iş… Kur’ân-ı Kerîm’den Hz. Âdem’e isimlerin öğretildiğini öğreniyoruz. İlk olarak buradan başlayabilir miyiz? Dilin doğuşu ve dilin tekevvünü… Her ne kadar Fransız Dilbilim Derneği dilin kaynağı konusunda üyelerine konuşma yasağı koymuşsa da bu konu üzerine konuşulabilinir mi? İsmet Özel : Şimdi, aslında soru sorulabilir mi? Dilin kaynağı nedir, dil nerden çıkıyor diye sorulabilir mi? Çünkü inkâr edemediğimiz bir şey var: Göz kendini göremez. Görmek için kullandığımız uzvumuz. kendini göremez, ancak görebilir. Ben ayna kullanır da onu görürüm sanıyorsak o da doğru değil. Çünkü biz aynada ne görülebileceği konusunda kanaat sahibi olduğumuz için bir şey görürüz. Ayna gerçeği aksettirmez. Ayna yine bizim görmeyi istediğimiz şeyleri gösterir. Meselâ suratında bir kara çizik ya da leke olduğu şüphesiyle bakarsın, hakikaten varmış. Bakarsın ki yokmuş. Aynaya bakmanın sebebi, aynaya bakmanın sonucudur. Onun için “Göz kendini göremez.” cümlesine: “Ne münasebet, ayna koyarsan görürsün.” diye cevaplandıramazsın. Aynada da göremezsin. Türkçede “dil” kelimesinin bir anlamı da “casus”tür. Yani dil dendiğinde casus kastedilir. “Aralarına dil soktu.” denir. Onun için mesela Latince kökenli dillerde, İngilizcede “language”, Fransızcada “language” (langaaj) gibi kelimeler var ama meselâ Almanlar bizim dil dediğimiz kelime yerine “sprache” diyorlar yani bizim konuşmak diye söylediğimiz şey. Demek ki dilin kendisi de ne menem bir şey olduğunu söyleyemez. Yani dilin ne olduğunu dillendirmek de zor. (…) “

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked