Yahyâvî kelimede içkin olan celâlî hikmet beyânındaki Fass’dan bazı sözler

 

Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi-III’den, XX. Fass’ı (Yahyâ Fassı) oluşturan ve başlıkta belirtilen konuda aktaracağım bazı sözler oluşturacak bu yazıyı. Eserin müellifi Muhyiddin İbnu’l-Arabî (m.1165-1240), tercüme ve şerhini harf devrimi öncesi Türkçesiyle yapan (m. 1915-1928 arasında) Ahmed Avni Konuk (m.1868-1938), eseri günümüz Türkçesiyle yayına hazırlayanlar Prof. Dr. Mustafa Tahralı ve merhûm Yrd. Doç. Dr. Selçuk Eraydın (m.1937-1995)’dır. Aktarım tıpa-tıp eserdeki gibi olmayacak, biraz daha kolay anlaşılır kılınarak yapılacaktır.

“Celâlî hikmetin Yahyavî kelimeye tahsisindeki sebepler şunlardır: İlk olarak, kahra mahsus olan ilâhî sıfatlar ve rabbânî isimler ‘Celâl’ ile adlanmıştır. Ve ikiliği bildiren ve hayr ve mâsivâ denilen belirmelerin kahrı ve mutlaklıkla ilgili birliğin isbâtı, Celâl’in şânındandır. Zîrâ Celâl, evvele aitliğe ircâ için mevcutları olumsuzlar. Nitekim Hak Teâlâ hazretleri “(…) Bugün hükümranlık kimindir? Kahhâr olan tek Allâh’ındır.” (Mü’min, 40/16) buyurur. Ve âyet-i kerîmedeki isimler celâlî isimlerdendir. Ve bu vahdet (teklik) Yahyâ (a.s.)da dahi mevcut olup onun ismi, sıfatı, sûreti ve ma’nâsı ona aykırı değildi. Ve Yahyâ (a.s.), kendinden evvel mevcud olan hiçbir ferdin ‘Yahyâ’ ismiyle adlanmaması suretiyle, isimde öncelik mazharı oldu. İkinci olarak, Yahyâ (a.s.)ın hâlinde kabz, haşyet, rikkat ve huşû gibi celâlî hükümler gâlip idi. Nitekim Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz ondan haber vererek buyururlar ki: “Yahyâ (a.s.), Îsâ (a.s.)ı güldüğü bir vakitte azarlayıp: “Sen Allah’ın mekr (tuzak) ve azâbından sanki emînsin” dedi. Îsâ (a.s.) ona: ” Güyâ sen de Allah’ın fazl ve rahmetinden me’yûssun (ümitsizsin) diye cevap verdi. Hak Teâlâ hazretleri her ikisine vahy edip buyurdu ki: “Muhakkak sizden bana en sevgiliniz, bana zannı en güzel olanınızdır.” Ve Yahyâ (a.s.) işin sonu küffâr tarafından şehîd edildi. Kısas yoluyla yetmiş bin küffâr katl olunmadıkça kanının feverânı sâkin olmadı. İşte bu iki sebepten dolayı ‘celâlî hikmet’ Yahyavî Kelimede bitişik kılındı.

İşte bu, esmâda evvelle ilgili hikmettir. Zira Allah Teâlâ onu ‘Yahyâ’ diye adladı ki, Zekeriyyâ (a.s.)ın ismi Yahya ile diri olur, demektir; ve Yahyâ (as.) için kendisinden evvel bu isim ile bir kimseyi adlayarak adaş kılmadı. Dolayısıyla âlemde başlangıçta bu isim ile adlanan ancak Yahyâ (a.s.) oldu. (…) Dolayısıyla Yahyâ (a.s.)ın ismi olan ‘Yahyâ’ zevkî bir ilim gibi oldu. Zira ‘Yahya’ ismi iki faydaya delâlet etti ki, birisi ‘sıfat’, diğeri ‘alemlik’ tir (nişanlık). (…) ‘Yahyâ’ denildiği vakit birisi isim ve diğeri onun sıfatı olan ‘hayat’ düşünüldü. Bu ise zevkî itibardır.”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked