Yakubî kelimede içerilen ‘rûhî hikmet’ açıklaması
Fusûsu’l-Hikem Tercüme Ve Şerhi-II‘nin VIII. Bölümünün başlığı şöyledir: “Bu Fas Kelime-i Ya’kubiyye’de Mündemic (içerilen) ‘Hikmet-i Rûhiyye’ Beyanındadır”
Bu başlık altındaki bilgilerden (s.169-170) daha kolay okunur ve anlaşılır kılarak yapacağım bazı alıntılamalardan oluşacak bu yazı.
” Bu rûhî hikmetin Ya’kubî Kelimeye tahsisinde iki yönün mümkün olduğuna işaret edilerek, ilkinin, Ya’kub (a.s.)ın (oğullarına vasiyetini bildiren) Bakara, 2/132 âyet-i kerîmesine yer verilmek suretiyle Ya’kubiyye kelimesinin ‘dînî rûhî hikmet’ ile lakaplandırıldığı ve ‘rûh’ ile ‘din’ arasında tedbir bulunduğu için bu fassın esâsını ‘din’ ve hükümlerine dâir hakikatlerin teşkil ettiği belirtiliyor.
Rûhun tedbirinin iki kısım üzerine olduğuna, ilkinin ‘aklî tedbir’ (ilâhî ahlâk ile ahlâklanma, ilâhî sıfatlarla vasıflanma ve diğer rabbânî kemâlât ile kemâle erdirilmeyi gerektirir), diğerinin rûhun bedeni yönetmesi ve maslahatlarına ilmî bakışı olduğu ifade ediliyor. Bu ikincisinin rûhî ve tabiî tedbiri toplayıcı olduğu belirtiliyor.
‘Din’in tedbirinin de iki yön üzere olduğu; (bir yönü ‘siyaset’ tir ki, âlemin nizamının onunla korunduğuna vurgu yapılıyor; diğer yönü ‘nefsi korumadır ki, öte dünya meselesi ve işlerin sonuçlarına onunla bakıldığı) belirtiliyor.
Böylece insanî oluşta ‘din’ ile ‘rûh’un tedbirde ilişkisi olduğuna göre din, rûh mesabesinde bulunduğundan Ya’kubî kelimenin dini ve hükümlerini içerir olan ‘rûhî hikmet’ ile nitelendiği belirtiliyor. Zîrâ Yakub (a.s.) üzerine din emri gâlip olup, dini evlâdına tavsiye etmiş olduğu ifade ediliyor.
‘Rûhî hikmet’in Ya’kubî Kelime’ye tahsisindeki ikinci yöne gelince, Ya’kub (a.s.)ın lisanından beyan olunan (Yûsuf,12/87) âyet-i kerîmesine göre ‘ravhiyye’ (rahata ait), ‘ra’nın fethi(açılması) ile olduğu; her nebînin hikmetinde, Kur’ân-ı Kerîm’de onun hakkında gelen şeyin zikr olunması cihetiyle, bu ma’nâ düşüncesiyle bu yönün de mümkün olduğu belirtiliyor. Ma’nâ düşüncesindeki ayrıntı ve izahın, bu hikmette ‘din’in ‘inkıyâd’ (boyun eğme) olduğunun beyan buyrulduğu ifade ediliyor. Nitekim meâlen şu âyet-i kerîmede ‘Size azâbın gelmesinden önce Rabbinize rücû ediniz ve ona boyun eğiniz (teslim olunuz)!’ (Zümer, 39/54) buyruluyor. Açıklaması da şöyle: Demek ki, kişi Rabbine dönüp ona teslim olmuş bulunmazsa, azâb nüzûlü bu inkıyad (boyun eğme) yokluğunun tabiî neticesidir. İşte bu itibarla bu hikmetin ‘râ’nın açılması ile olmak üzere ‘ravhî hikmet’ vasfı ile nitelenmiş olduğu vurgulanıyor.”
No Comments