“YILLAR GEÇTİ Mİ, GEÇMEDİ Mİ?”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde “PERGELİN YAZMAZ SİVRİ UCU” üst-başlığı altında çıkan ve 19 Rebiül ahir 1442 (4 Aralık 2020) tarihli, başlığı yazıda geçen bir cümle olarak benim de en etkileyici cümlelerden biri olduğunu düşündüğüm, dolayısıyla bu yazının da başlığı olarak alıntıladığım bir soru cümlesi olan yazısının birkaç yerinden yaptığım alıntılamalardan oluşuyor bu yazı. Etkilendiğim, beğendiğim yazıları kısmen alıntılayarak bu şekilde paylaşmayı bir ihtiyaç gibi hissediyorum ve yazının tamamını okumak isteyenleri haberdar etme niyeti de taşıyorum.

(…) Başka milletlerin tarihi nasıl olursa olsun; ama bizimki temiz olsun isteriz. Bu çocukça isteği bir kenara bırakırsak tarihin gözümüzü insan olup öyle kalma davasından kaydırdığını fark etmemiz hiç zor olmayacaktır. (…)

(…) İnandırma faaliyeti yaşamakta olduğumuz günleri veri sayışımız yüzünden bir başarı sayılıyor. İsa’dan XX yüzyıl sonra patlak veren I. Cihan Harbi ve onu 21 sene sonra takip eden II. Dünya Harbi savaşların asli karakterini ortadan kaldırdı. Savaş olarak bildiğimiz kavimlerin ve giderek şehir devletlerinin kendilerine bir yaşama sahası ele geçirmek için yürüttükleri mücadelenin bir adıydı. (…)

Nasıl bir gelecek arıyorsak tarih nihai biçimini aradığımız o gelecekte bulur. (…) Dayatmalara boyun eğen yalnızca TC mi? Dünya Sistemi kendini kendi yolunu bulma derdiyle dertlenen her zümreyi, her kavmi, her kimseyi hizaya getirmekle görevli sayıyor. Neyin mi hizasına? Adıyla, şanıyla kapitalizmin. (…)

(…) Normal her zaman kendinden daha normalini icat eder. Yani vahim olan vuku bulmuştur. Çoktan unutuldu; ama hatırlamakta ve hatırlatmada fayda vardır ki, Türklük karakteri Türk topraklarının doğuşuyla eş zamanlıdır. (…) Türklerin tarih sahnesine çıkması Haçlı Seferleri ile başlar. Yani yerküre üzerinde Sünnî bir tavrı sarahaten ve askeri güçle savunan önce Selçuklu, sonra Osmanlı düzenleri oldu. Sünnî olmadığı halde Müslüman bilinenlerin durumu kendi değerlendirmelerine bırakılmıştır. (…)

(…) Modernizmin tezahürü itikadın sahih veya bâtıl olmasının kimi, ne kadar, hangi sebeple ilgilendirdiği meselesinin üstünü örttü. İtikatla ilgilenmek için hiçbir sebep yoktu. İtikat hiçbir derecede ilginç değildi. Hiç kimse itikada dayanan bir hayat yoluna hayat yolu demiyordu.

(…) MSP’lilere ‘yeşil komünist’ denildiği günleri tıpatıp hatırlıyorum. 1971 muhtırasının intikamının seçimde alınacağından korkuluyordu. (…) Ömrümün son deminde bütün cesaretimi toplayıp sorma durumundayım: Yıllar geçti mi, geçmedi mi?

Yıllar geçti diyorsanız ömrünüz başkalarına fark atma endişesiyle yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. (…) Hatırınızdan çıkarmayacağınız şey Türk olmanın Yahudi ve Hıristiyan kültürünü geriletmekle bire bir alakası olduğudur. Osmanlı devletine Türkler gözünde meşruiyet kazandıran şiar şu idi: ‘Elbirliği ile kâfire haddini bildirmek’. Halk bu yaptığına ‘gâvuru kırmak’ diyordu. (…) Bilmediğimiz, bize kasten bildirilmeyen çok şey var.

Gönüller göze gösterilmeyene katlanıyor. Yıllar geçince katlanılan şeylerin fanatik hareketlerden doğmuş olduğu hissi yaygınlaşıyor. (…) Şimdiye kadar hiç düşünmediyseniz yılların geçmediği fikrine zihninizde bir yer açın. O zaman ‘teknologinin harikaları’ ibaresini diline dolayan herkes acınacak hale düşecektir. (…)

http://istiklalmarsidernegi.org.tr/Yazi.aspx?YID=1858&KID=79

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked