“Yunânîlerin felsefesi nefs ve hevâ peygâmıdır (haberidir)”

 

“İmânîlerin hikmeti ise Peygamber’in ilim ve irfânıdır.”

Bu yazı başlığıyla ve ilk cümlesiyle böyle başladı. Muhyiddin İbnu’l-Arabî‘nin ünlü eserlerinden biri olan FUSÛSU’L-HİKEM‘in Ahmed Avni Konuk Tercüme ve Şerhi ile II. Cildi’nin IX. (YÛSUFÎ KELİMEDE İÇKİN NÛRÎ HİKMET’İN BEYÂNINDA OLAN) FAS’tan yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki de s.233’ün sonundaki birbirini tamamlayan iki cümleden ilki alıntı olarak bu yazının başlığını teşkil ediyor; onu izleyen ikinci cümle de, ilkini tamamlayıcı olduğundan yazının ilk alıntı cümlesi oldu) bu yazıyı oluşturacak.

” ‘Nûrî hikmet’in Yûsufî Kelimeye tahsîs olunmasındaki sebep budur ki, misâl âlemi, nûrânî âlem ve Yûsuf (a.s.)ın keşfi de misâlîdir. Ve Yûsuf (a.s.)a, misâlî hayâlî sûretlerin keşfine ilişkin olan ilmî nûrî saltanat zâhir (görünür) oldu. O da en mükemmel şekilde tabir ilmidir. Yûsuf (a.s.)dan sonra bu ilmi bilen, o hazretin mertebesinden bilir ve onun rûhâniyetinden alır. “

“Şu halde hakikî nûr öyle bir nûrdur ki, onun vasıtasıyla eşyâ (şeyler) idrâk olunur, fakat kendisi idrâk olunmaz. Zîrâ o, nisbetler ve izâfetlerden soyutlanması yönünden Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretlerinin ayn-ı zâtı (zâtının hakikatı) dır. İşte bunun için (s.a.v.) Efendimizden Rabbini gördün mü! diye suâl olundukda Bir nûrdur, ben onu nasıl görürüm? Yani o soyut nûrdur; onu görmek mümkün değildir, buyurdular. Bundan dolayı zât’ın hakikati olan hakikî nûru mazharlar, nisbetler ve izâfetlerden soyutlanması itibariyle görme ve idrâk mümkün değildir. Velâkin mertebeler perdelerinin arkasından mazharlarda (zuhur yerlerinde) idrâk mümkündür.”

‘Nûr’un zıddı olan ‘zulmet’e gelince, kendi idrâk olunmadığı gibi, kendisiyle de bir şey idrâk olunmaz. Ve hakikî nûr ile zulmetin arasında bulunan ‘ziyâ’nın hem kendisi idrâk olunur ve hem de onunla eşyâ idrâk olunur. Hakîkî Nûrun şerefi, evveliyyet ve asâlet yönündendir. Zîrâ o, her mestûrun (örtülünün) inkişâfına sebebdir. Ve zulmetin şerefi, hakiki nûra ittisâl (ulaşma) iledir. Ve bir de hakikî nûr zulmet ile idrâk olunur; çünkü onun zıddıdır. Ve her şey zıddıyla inkişâf eder. Ve ziyânın şerefi de, ikisinin arasında olması ve nûr ile zulmetin imtizac etmiş olmasından vücûda gelmekle iki şerefi haiz bulunmasıdır.”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked