Prof. Dr. Muhammed Hamidullah’ın “Aziz Kur’an Çeviri ve Açıklama”
Özgün metin: Le Saint Coran Çağımızın en saygın İslâm Bilginlerinden biri olan Muhammed Hamidullah’ın Fransızca’ya yaptığı Kur’an çevirisi, bir Müslüman tarafından yapılan ilk sözcüğü sözcüğüne / harfi harfine çeviri sayılabilir. Hamidullah bu çeviriyi yapmaya, Batıdaki çevirileri inceleyip yetersizliklerini gördükten sonra karar vermiş, Le Saint Coran adıyla yayımladığı (1958) çalışması, haklı bir ilgi görmüştür. Şimdiye kadar onbeş baskı yapması, bu ilginin somut bir kanıtıdır.
Bir dilci, bir sanatçı olmamasına karşın dört dili kitap yazabilecek bir düzeye kadar bilmesi, ilgili literatürü yakından izlemesi ve yapılan çevirileri derinlemesine incelemesi, onu dil üzerinde önemle durmaya götürmüş; yaptığı çeviride, Kur’an’ın tüm dil ve anlatım özelliklerinin bire bir aktarılması yöntemini seçmesine neden olmuştur. Le Saint Coran incelendiğinde, bu seçimin sonuçları açık biçimde görülür. (…)
Kur’an metni, yazılı bir kültürün değil, sözlü bir kültürün ürünüdür. (…) Onun niteliklerini belirleyen sözlü kültür ve anlatımın gerekleridir. Bu nedenle, çoğu cümlelerinin anlamsal özelliği, yazımıyla değil, ancak seslendirilişiyle, vurgusuyla ayırt edilebilir. (…) Sözgelimi gerçekte soru anlamı taşıyan bir cümlesinde, bir soru sözcüğü de, bir soru edatı da olmayabilir. (…)Bilindiği gibi, zaman zaman âyetler, bir cümlenin parçacıklarından oluşur; cümle ve dolayısıyla anlam, ancak birbirini izleyen birçok âyetten sonra tamamlanır. (…) Hamidullah’ın yöntemi, bu iki tutuma da izin vermez; o, her âyeti, kaynak metinde olduğu gibi anlamlandırır, söz diziminin sürdüğünü noktalama işaretleriyle gösterir.
Metne böylesine bir bağlılık içinde yürütülen bir çalışmada, kaynak metne keyfî müdahalelerin, ayraç içine alınarak da olsa, sözüm ona açıklayıcı, tamamlayıcı, düzeltici kimi eklemelerin yapılmadığını söylemek fazlalık olur. Bununla birlikte, iki dilin anlatım yetenekleri farkının ya da kurallarının ortaya çıkardığı kimi sorunların aşılabilmesi için, zaman zaman, küçük müdahaleler yapılmıştır. Bir zamirin, yerini tuttuğu ada çevrilmesi ya da cümlenin anlamında içkin bir sözcüğün açığa çıkarılması gibi, sınırlı sayıdaki bu dönüştürme ve eklentilerin tümü, düşülen notlarla belirtilmiş, özgün metin biçimi ayrıca gösterilmiştir.
İndiği dönemde, belli bir anlamın iletilmesinde sıradan bir görev üstlenen kimi sözcükler, sonradan kavramlaştırılmış, bir terim özelliği kazanmıştır. Bu oluşum, kendini izleyen dönemlerde, Kur’an’ın anlamlandırılmasında da önemli ölçüde etkili olmuştur. Bu etkinin ne ölçüde yaygın olduğunu kavrayabilmemiz için tek bir örnek yeterlidir: “İslâm”. Bu sözcüğün Kur’an’daki anlamı ile sonraki dönemlerde kazandığı anlam birbirinden çok farklıdır. Hamidullah, bu tarihsel oluşumun Kur’an’ın anlamını sınırlandırmasına izin vermemiş, sözcükleri Kur’an’ın özgün anlamsal örgüsü içindeki anlamlarıyla çevirmiştir. Bu nedenle Aziz Kur’ân’ı inceleyen okur alıştığı sayısız sözcüğü göremeyecek, ama buna karşılık aynı sözcüklerin, deyim yerindeyse, çıplak anlamlarını bulacaktır.
“Açıklayıcı notlar”a değinme: Hamidullah’ın, âyetlere yazdığı notların ağırlıklı olarak üç temel işlevi yerine getirdikleri söylenebilir. Bunlardan ilki, doğal olarak, anlamın kavranmasına ilişkindir. Bu tür notlarda Hamidullah, ilgili âyeti anlamayı kolaylaştırıcı açıklamaların yanısıra, İslâmî ilimler, özellikle İslâm tarihi konusundaki engin bilgi birikimiyle gerekiyorsa, metindışı bağlamına ilişkin bilgiler vermektedir. Açıklama gerektiren dil ve anlatım özelliklerine ilişkin notlar da bu çerçevede anılabilir. Notların ikinci işlevi, Kur’an metninin anlam örüntüsünü göstermektir. (…) Hamidullah’ın notlar bölümü üzerinde önemle durduğu üçüncü işlevse, Kur’an’ın Kitab-ı Mukaddes’le ilişkisinin saptanmasıdır. Bu notlarda Hamidullah, ilgili âyetlerle Kitâb-ı Mukaddes’in aynılık ya da farklılıklarını kimi zaman açıklamalar, kimi zaman alıntılar, kimi zaman da yalnızca göndermelerle gözler önüne seriyor.
Çeviri metin: Aziz Kur’an ‘da okur, şimdiye değin bir Kur’an çevirisinde hiç rastlamadığı “gösterge, öykü, anlatı” gibi sözcüklerle karşılaşacaktır. Gerçekten de, tüm çeviri boyunca, Türkçe sözcükleri kullanmaya özen gösterdik. Ama burada belirleyici olan anlamsız bir özenti değil, öncelikle kaynak dildeki sözcüklerin en doğru biçimde karşılanması düşüncesidir. Yoksa, sözgelimi ‘gösterge‘ yerine ana kaynakta geçen ‘âyet‘ sözcüğünü kullanır geçerdik; kimse de bunda şaşılacak bir yan görmezdi. Ama, bu durumda, Hamidullah’ın ‘âyet‘ sözcüğü için seçtiği iki ayrı anlam birbirine karışır, anlamın birisi yok olur giderdi.
(Prof. Dr. Muhammed Hamidullah’ın AZİZ KUR’AN -Çeviri ve Açıklama- Beyan Yayınları’nın 325. kitabı olarak yayına hazırlanmıştır. Çevirenler: Abdülaziz Hatip- Mahmut Kanık, Editör: Ahmet Baydar, Dil ve Yazım: N.Ahmet Özalp)
No Comments