“Bir nevi itikâf” başlıklı, Gökhan Özcan’ın yazısından alıntılar (Yeni Şafak, 27 Nisan 2020)

 

Evde kalma günleri mübarek Ramazan-ı Şerif ile birleşince hemen herkesin aklında içinde ‘hüzün’ geçen, ‘burukluk’ geçen birtakım cümleler birikti. Söylemeyi ne kadar istemesek de doğru bu, bu Ramazan, öncekilerden daha mahzun, daha buruk geçiyor bizim için. Sokaklarda o tatlı Ramazan telaşı yok, camiler sessiz, herkesi bir araya getiren iftar davetleri yapılamıyor, ezan saatine kadar hepimizin sabır imtihanından geçtiğimiz o güzel sofralar kurulamıyor. Evlerimizdeyiz, hane halkıyla sınırlı bir sosyal hayatımız var. Buna da şükür elbette, Allah beterinden saklasın. Ama o çok alışık olduğumuz Ramazan atmosferini özlediğimiz de bir gerçek. Belki bunda da bir güzellik var, bir imtihan ve bu imtihandan alınacak dersler var.

(…) Her zaman yapabildiğimiz şeyleri, şimdi yapamıyoruz. Bunu düşünürken, acaba buna karşılık, önceden yapamadığımız şeyleri de şimdi yapabilir miyiz diye bir soru geldi aklıma. (…)

(…) Neredeyse bu Ramazan hemen hepimiz gönüllü olarak olmasa da şeklen itikafa girmiş gibiyiz. (…)

Şu anda hepimiz evlerimize çekilmiş, dünya işlerinin büyük kısmından mecburi olarak elimizi çekmiş durumdayız. Buna ilave olarak, getirdiği nefsani sınırlamalara sabırla, dirayetle uymaya çalıştığımız terbiye edici bir oruç imtihanındayız. (…) İşte bu yıl, sokaklarda, caddelerde, camilerde, sosyal hayatımızda yaşayamadığımız Ramazan neşvesini, evlerimizde bir nevi itikafa girerek, belli bir zihinsel ve duygusal yoğunlaşma ile başka bir hissiyatla yaşayabilir, mahrumiyeti bir imkana dönüştürebiliriz diye düşünüyorum. (…) İbadetimizi bu düşünceyle sürdürmeye çalışalım, okumaya imkan bulamadığımız kitaplarla feyzimizi arttıralım ve nedense bir türlü vakit bulamadığımız tefekküre, muhasebeye, muhakemeye o vakti buluverelim. (…)

Yazının sonunda, itikaf fikrinden ilham alınarak 2017 Ramazan’ında hayata geçirilmiş güzel bir fikri paylaşmak istiyorum sizlerle:

19 yaşında İslâm ile müşerref olan Avustralyalı sosyolog Dr. Susan Carland, çocuklarına itikâf fikrini sevdirmek için bulduğu yöntemi şöyle anlatıyor: “Çocuklarım hâlâ küçükken, onları özel ve eğlenceli bir şekilde Ramazan’daki itikâf fikriyle tanıştırmak istedim. Bir mescitte tam anlamıyla itikâfa girmek için henüz çok küçük olduklarından bir çadır satın aldım. Çadırı küçük ışıklarla ve yıldızlarla süsleyerek, bir ay boyunca oturma odasında bıraktım. Onlara, bu çadırın düşünmek, hayal etmek ve Ramazan’da duâ etmek için kendilerine ait özel alanları olduğunu söyledim. (…) Onların bir şeylerden geri çekilmelerini ve sadece Allah’la vakit geçirmelerini istedim, sadece sırt üstü yatarak hayat ve kâinatla ilgili hayal kursalar bile.”
https://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhanozcan/bir-nevi-itikaf-2054963

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked