Din ve bilim tartışmaları şu sıra yine gündemde

 

“Bir avukat bir yerbilimcinin sarf ettiği bazı sözlerden dolayı yargılanmasının herhalde ilk aşamasından sonra gazetecilere burada yargılananın o kişi değil ‘bilim’ olduğunu söylemiş.

Yani yine bilim-din karşıtlığı tezini ileri sürenler gündemde olmak istiyorlar. Meseleyle de kişiler olarak da.

O yerbilimci kişi kendisinin bilim tarihçisi olduğunu ileri sürerek tarihte isimlerini andığı bazı peygamberlerin gerçekliğinin söz konusu olmadığını iddia ediyormuş.

Bu iddia Allah’ın var ve bir oluşundan, dinlerin, kutsal kitapların ve peygamberlerin gerçekliğinden en azından kuşku duyacaklar olmasını, bunların çoğalmasını istemek/arzulamak emelinin bir yansıması olsa gerek.

O kişi vaktiyle bir yazısında ‘Tarihte Osmanlı İmparatorluğu diye bir devlet olmasaydı insanlık hiçbir şey kaybetmezdi’ demişti. Bu sözünü de şunun için belirttim: Bu kimse böylesi hükümler vermeyi seviyor olsa gerek ve ilginçtir, o sözünden epey önceleri de Osmanlı İmparatorluğu’nu yüceltici ifadeleri olduğu hatırımda.

Kur’anın Meryem sûresinden(Sûre: 19) beş âyet (meâlen/anlam olarak):

‘Ey Zekeriyya! Haberin olsun, biz sana bir oğul müjdeliyoruz, adı Yahya. Bundan önce hiçbir adaş yapmadık ona.’ (19/7)

‘(Zekeriyya da) dedi ki: ‘Ya Rab! Bana alâmet yap.’ Buyurdu ki: ‘Alâmetin, sapasağlam olduğun halde üç gece insanlara söz söyleyememendir.’ (19/10)

‘Nihayet (bir gün konuşamayınca) mihrapta kavminin karşısına çıktı da onlara: ‘Sabah ve akşam (Rabbinizi) tesbih edin.’ diye işaret etti.’ (19/11)

‘Ey Yahya! Kitabı kuvvetle tut.’ (dedik) ve daha çocuk iken ona hikmet verdik.’ (19/12)

‘Selâm ona, hem doğduğu gün, hem öleceği gün, hem de diri olarak yeniden hayata döndürüleceği gün.’ (19/15) “

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked