“Diyar-ı Rûm’un Dar-ül İslâm haline getirilmesinde Yunus Emre’nin payının olması ve bunun ülkenin her sıkıntısını ‘Çarıksız Şiir’ ölçeğiyle ele almayı gerektirmesi”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalı İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında ÇARIKSIZ ŞİİR başlığıyla çıkan 15 Safer 1445 (30 Agustos 2023) tarihli yazısının (www.istiklalmarsidernegi.org.tr./Ismetozel?Id=189&/Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan (bunlardan ilki bu yazının son bölümünden derlenen ve başlığı oluşturan ifade) ibaret olacak bu yazı.
“(…) Bahsimiz köylünün cebinin tek parti devrinin aksine kara lastik satın alacak kadar para görmesidir.”
“Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün” resmî görüş bir zamanlar kendini bu tarifi benimsetmekle görevli sayıyordu. Şimdi resmî görüşün alenen ortaya atabileceği bir Türkiye tarifi yok. (…)”
“(…) Dünyanın neresinde yaşamaktadır Türkler ve yer aldılarsa dünya sahnesinde ne şekilde yer almışlardır? (…) Cumhuriyet idaresi sonucunda elimizdeki son “millî” tutamak “kendini besleyebilen ülke” idi. (…) Türklerin şimdiki hâlinden habersiz ve Türkçe yazma iddiası güden birine şair demek mümkün mü? Hayır, değil. Eğer arıyorsak başlangıç noktamız budur ve burasıdır. Bizi bekliyorsa “Çarıksız Şiir” bekliyor.”
“(…) Allah’ın askerleri olarak tarih sahnesine çıkan Türkler nebattan değildir. (…) Unutmayın ki, Türkler dış dünya ile ilişkilerini Bizans’ı yok ederek kurdu. Üstelik bunu Konstantıniye’yi fethederek değil, Gaza beylikleri eliyle gerçekleştirdi. (…)”
” Yavuz Sultan Selim’in haritaya bakıp ‘Bu dünya iki hükümdara küçük, bir hükümdara büyük gelir’ dediği rivayet olunur. Siyasî ihtirasıyla olduğu kadar mareşalliğiyle de dikkat çeken Padişah Portekizlilerin Hint Okyanusu’na açılmalarından ve giderek Arap Yarımadası’na asker çıkarmalarından tedirgin olarak Doğu’ya sefer düzenleyen ilk Osmanlı Sultanı’dır.” (…) Muhteşem Süleyman’dan sonraki yıllar dünya hakimiyetinin Avrupa’ya mahsus kılınması serencamı içinde geçti. 1917 Hıristiyan yılında bir Medine müdafaamız gerçekleşti. Fahrettin Paşa “Ben Medine’yi teslim etsem bile (küçük Muhammedler anlamında) Mehmetçik buna rıza göstermez diyerek tarihte ilk defa Mehmetçik kelimesini sarf eden insan olma şerefinin sahibi oldu. Bugün bilhassa bu sebepten İstiklâl Marşı Derneği olarak Mekke ve Medine’nin Misâk-ı Millî hudutları dâhilinde yer aldıkları fikriyle hareket ediyoruz.”
“Müslüman olmak yerküreyi orada yaşayanların Müslim ve gayri-Müslim olarak ikiye ayrıldığını bilmek demektir. (…) Mesela Yerkürede Müslümanların yaşadığı bir Dar-ül İslâm ve gayri-Müslimlerin yaşadığı bir dar-ül Harp vardır veya olmalıdır. Ya yoksa? İşte o zaman Müslümanın dünyada hangi gayeyle bulunduğu fikri açıklık kazanır. (…) Yarayı tedavi etmemiz de mümkün değil. (…) Tedaviye mecbursak bunun için gerekli her şeyi, her vasıtayı hainlerden ve düşmanlardan dilenmek durumundayız. (…) Demek ki bünyemizin sıhhatli bir unsur üretmesine yarayacak çabayı göstermemiz gerekiyor. Diyar-ı Rûm’un Dar-ül İslâm haline getirilmesinde Yunus Emre’nin bir payı var mıydı? Varsa bu pay ihmal edilebilir miktarda bile olsa ülkenin her sıkıntısını ‘Çarıksız Şiir’ ölçeğiyle ele almak gerekiyor.”
No Comments