“Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi-II’nin (Te’lif : Muhyiddin İbnu’l-Arabî, tercüme ve şerh: 1929 öncesi Türkçe’ye: Ahmed Avni Konuk; günümüz Türkçesiyle Yayına hazırlayanlar: Mustafa Tahralı ve Selçuk Eraydın) İdris Fassı’ndan bazı alıntılar
“Ulüvv (yükseklik) iki nisbettir. Mekân yüksekliği ve mekânet (mertebe) yüksekliği. Şu halde mekân yüksekliğinin delili Kur’ân-Kerîm’de İdris (a.s.) hakkında gelen ‘Onu üstün bir makama yücelttik.’ (Meryem, 19/57) şerefli sözüdür. Ve mekânların en yükseği Güneş felekidir. Zira arzdan itibaren kendi sistemimizin merkezine yönelik olarak en yüksek bir merhale ve bir mekâna çıkılmak tasavvur olunsa, o mekan ancak Güneş göküdür. Ve bu itibar arzdan böyle olduğu gibi Müşteri ve Zuhal’den de böyledir. (…) Ve İdrîs (a.s.) ın rûhâniyyet makamı oradadır. Zira İdrîs (a.s.) tabii benzerlikten sıyrılıp çıkmış olup rûhânî sıfatları ve nûrânî durumu ile bâki kaldı. Dolayısıyla karanlık nefsinin hâli aydınlık rûhunun şekline dönmüş oldu. Ve sûreti de rûhânî duruma uygun nuranî misâlî sûrete değişti. Ve bu nurani ilişki ile Güneş felekine yükseldi. (…) O makama ancak rûhen yükselme mümkündür. (…)
Bilinsin ki Hz. Şeyh (r.a.) Güneş felekinin mekân yüksekliğini anlatmak için eski astronomi gereğince feleklerin mertebelerini ta’dâd (sayıp dökme) buyurmuştur. Yüce maksatları Astronomiden bahs etmek değil, güneş sistemine nazaran insanlara mekân yüceliğini anlatmaktır. (…) Şu halde güneş, gerek eski astronomiye ve gerek yeni astronomiye göre, feleklerin kutbu olması yönünden mekân yüksekliğini ifade eder. Bunda asla ihtilaf yoktur. (…) Buradaki yücelik, her gezegenin kendi merkezi olan güneşe nisbetledir. Zira cenâb-ı İdris arzda bulunduğu halde hakkında yukarıda belirtilen Meryem, 19/57 âyeti buyruldu.
Mekânet (mertebe) yüceliğine gelince, o bizim için, yani Muhammedîler içindir. Allah Teâlâ ‘Siz âlîlersiniz’ (Muhammed, 47/35) buyuruyor. Siz, sizin gayriniz olan ümmetler üzerine mertebe ve menzil olarak âlîlersiniz (yucelersiniz) demektir. (…) Ve siz Hakk’ın zahirisiniz. Zira Hak mekândan üstündür/yücedir. Bu mekânet/mertebe yüceliğinde Allah Teâlâ isimlerinin topluluğu yönünden sizinle beraberdir. Zira sizin ‘hüviyet’iniz Hak’tır. Hakk’ın mutlak varlık mertebesi mukayyed (kayıdlanmış) varlık mertebesinden yücedir.” (alıntılar s.3-5 arasından)
” ‘Allah’ ismi ile müsemma olan zat ahadiyyet mertebesinden vâhidiyyet mertebesine tenezzül etmedikçe (inmedikçe) bu isim ile tevsîm olunmaz (adlanmaz). Zira ahadî zat hiçbir sıfat, na’t ve isimle nitelenmiş, methedilmiş ve isimlenmiş değildir. Sırf zat mertebesinden sıfatlar ve isimler mertebesine tenezzülle ‘ilk taayyün’ ile belirmiş oldukda ‘Allah’ toplayıcı ismiyle müsemma olur.” (s. 36)
No Comments