Gökhan Özcan’ın Ramazan ayı çıkarken kaleme almış olduğu düşündürücü yazısından(Yeni Şafak, 28 Nisan 2022, ‘Geçip gidiyor mu, bizimle kalıyor mu?’ başlıklı) alıntılar

 

“Günler her zamankinden daha başkaydı, daha feyizli, daha bereketli… Ne çok şey söyledi kimbilir bize rahmetle yıkanan, maneviyatla dolu şu paha biçilmez vakitler. Dinledik mi? Duyabildik mi? Duyup içimizde kıymetlendirebildik mi? Kendimizi iyiye doğru, hayra doğru, güzelliğe doğru biraz olsun değiştirebildik mi? (…) Bir kazancımız oldu mu kapağı açık bırakılan bütün bu hazinelerden? (…) Elbette gelen zamanların da kendince bir kıymeti ve bereketi olacak. Ya bizler? Nereden devam edeceğiz? (…) Geçip gitmeyecek bir tazelik, bir başkalık, bir heyecan ile donanabildik mi? (…) Biraz daha olduk mu, olgunlaştık mı insanlıkta? (…) Duyabildik mi Rabbâni fısıltıyı, rahmetin çağıltısını? (…)

Mükellef sofralardan, türlü türlü lezzetlerden, hurmadan, zeytinden, sıcacık pidelerden mi geldi geçti? (…) Yüzümüzü, gövdemizi, dışımızı yalayıp mı geçti, yoksa uğradı mı içimizin derinliklerine de? (…) Yanımızdan mı gelip geçti Ramazan-ı şerif, içimizden mi? (…)

Oruçla arınıp yeni insanlar olabildik mi, yoksa daha şimdiden özledik mi günahlarımızı?

Fîhi Mâ Fih’ten (Mevlana’nın bir eseri -a.a.) ‘okkası ağır çekecek’ dediği bir alıntıyla bitiriyor Gökhan Özcan yazısını:

‘İnsan büyük bir şeydir, her şey onda yazılıdır, fakat perdeler ve karanlıklar kendisinde ışıldayan hazineleri keşfetmesine imkân vermezler.’ “

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked