Hayra Delâlet, Hidâyet veya Dalâlete Davetle ilgili Âyet ve Hadîsler (Riyâzü’s- Sâlihîn ve Tercemesi 1.Cilt’den (4. Baskı,1972)
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “ Öyle Allah ki,(namaza) durduğunda ve secde edenler içinde halden hâle geçtiğinde seni görüyor. ” Sûre : 26 (Şuarâ’), âyet: 218, 219
“ Her nerede bulunursanız bulunun, O sizinledir.” Sûre: 57 (Hadîd, âyet: 4 )
Allahu Teâlâ buyurur: “Muhakkak ki, yerde ve gökte olan hiçbir şey Allah’a gizli değildir.” Sûre:3 (Âl-i İmrân), âyet: 5
Allah-u Teâlâ buyurur: “ Doğrusu, Rabb’ın hep gözetlemededir.” Sûre: 89 (Fecr), âyet: 14.
Allah-u Teâlâ buyurur: “Allah-u Teâlâ , gözlerin hıyânetini ve kalblerin gizlediği şeyleri bilir.” Sure: 40 (Mü’min), âyet: 19
60–Ömer İbn-i Hattâb radiya’llâhu anh’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:
Günün birinde Peygamber aleyhi’s-selâm’ın katında oturduğumuz sırada birdenbire yanımıza bir adam çıkageldi; elbisesi bembeyaz, saçları simsiyahtı; üzerinde yolculuk eseri görülmüyordu ( uzak yoldan gelmişe benzemiyordu). Hiçbirimiz onu tanımıyorduk . Nihayet Peygamber aleyhisselâm’on önünde oturdu ve dizlerini Peygamber aleyhisselâm’ ın dizlerine dayadı, ellerini uyluklarına koyup: — “ Yâ Muhammed, İslâm’ın neden ibâret olduğunu bana söyle!” dedi . Peygamber aleyhisselâm: — “ İslam: Allah’tan başka ilah yok, Muhammed de Allah’ın resûlüdür, diye şehadet etmen, namazı kılman, zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna gücün yeterse Hacc etmendir.” buyurdu. O adam: —-“ Doğru söylüyorsun.” dedi. Hem sorduğu, hem gerçeklediği için buna taaccüb ettik. Ondan sonra: — “ İman nedir? Bana haber ver.” diye sordu.Peygamber a.s. da: —- “İman, Allah’a ve meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve kıyamet günü’ne , kadere (hayır ve şerre) inanmadır.” diye cevap verdi. Yine o adam: — “Doğru söylüyorsun.” dedi ve: — İhsan nedir? diye sordu. Peygamber Efendimiz de: — “İhsan, Allah’ı görüyormuşsun gibi ibadet etmedir. Eğer sen onu görmüyorsan, O seni görüyor” buyurdu. O yine: — “Doğru söylüyorsun” dedi. Sonra: —“Kıyametin vaktinden bana haber ver” dedi. Peygamber aleyhisselâm: — “Bu hususta kendisinden sorulan kimse, sorandan daha âlim değildir.” dedi. — “O halde, alâmetlerinden haber ver.” deyince, Resûl-i Ekrem: — “ (Kıyamet alameti) câriyenin kendi hanımını doğurması, yalın ayak, çıplak, yoksul koyun çobanlarının binaları yükseltmekte birbirleriyle yarışmalarıdır.” dedi, sonra o yabancı kimse gitti. Ben bir müddet kaldım, sonra Peygamber a.s. :
“Ey Ömer, soran kişiyi bilir misin?” dedi. Allah ve Resûlü bilir, dedim. Resûlullah da: “O, Cibrîl’dir, size dîninizi öğretmek için gelmiştir.” buyurdu. (Hadîsi Müslim rivâyet etmiştir.) (Riyâzü’s-Sâlihîn’den)

No Comments