İsmail Kara’nın “Sahaflar Arasında Bir İki Hatıra, Birkaç Söz” başlıklı yazısından alıntılar
(Sahaflar Kitabı -Son İstanbullu Sahaflarla Konuşmalar-, Haz. Fulya İbanoğlu-Filiz Dığıroğlu- İsmail Kara, Mayıs 2022, s. 9-26.)
” Turfa dükkân-ı hikemdir bu kühen tâk-ı felek / Ne ararsan bulunur derde devâdan gayrı
İstanbul’a daha vâsıl olmadan (vuslat tarihim 19 Şubat 1969’dur) babam ve ağabeyim üzerinden kurulmuş belli belirsiz bir kitap ve dergi, hatta takvim yaprağı arkası okuma ilgim teşekkül etmişti. (Takvim yaprağı arkası okumak deyip geçmeyin, eskilerden bilenler bilir, çok mühim ve bereketli bir okuma ameliyesidir, ayrıca gazetelerdeki ‘pehlivan tefrikası’ yahut radyodaki ‘arkası yarın’ gibi okuma ve takip alışkanlığı yapar!) Fakat Dersaadet’e geldikten sonra ilk alışıp ısındığım yerler arasında Sahaflar Çarşısı’nın ve Beyaz Saray Kitapçılar Çarşısı’nın da olmasını her zaman bir talih ve lütuf kabul ettim. Bereketli, yol açıcı ve her bakımdan yetiştirici bir tesadüf… (…) Kitabın ve çeşidin çok bol olduğu, neredeyse her hafta yeni eserlerin ve kütüphanelerin geldiği yahut raflara, tezgâhlara çıktığı bereketli zamanlar… Girerdik ve birkaç saat sonra çoğunlukla Kapalıçarşı tarafından çıkıncaya kadar başka bir âlemde nefes alırdık.* (*Çoğul ifade kullandığıma bakmayın, İmam Hatip Okulu’nda ve ardından Yüksek İslâm Enstitüsü’nde, Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünde okurken kendime sahafları seven talebe arkadaşlar pek edinememiştim. Sahaf arkadaşlarım dışardandı.)
(…)
(…) Bunların arasında çok kıymetli kitaplar da olurdu. Sonradan öğrendim ki bu kıymetli kitapların yerlere düşmesinin sebebi sahafların elinde çok miktarda olmasıyla alâkalı imiş… (…)
Yine sonradan öğrendim, yerlerdekilerden bazıları da Harf İnkılabı’nın üzerlerine patladığı talihsiz kitaplardı; doğrudürüst dağıtılma, sergilenme ve satılma imkânına kavuşamamış, matbaa yahut depo köşelerinde kalmış kıymetli bahtsızlar… (…), 1928 baskı tarihli Askerî Din Dersleri kitabı bunlardan biriydi. Halâ kıymetli bir kitaptır ama askerden, sivilden kaç kişi bilir? (…)
Hiç unutmam, bir seferinde yerdeki kitaplar arasında Babanzâde Ahmet Naim Bey’in, sonradan üzerinde birkaç kademede çalışacağım o meşhur risalesi İslâmda Davayı Kavmiyet’in eski harfli baskısından 15-20 tane kadar görmüş; ince, açık yeşil kapaklı (…) birini herhalde simit parasına satın almıştım. (…) Bir başka seferinde de Hasan Basri Çantay’ın Akifnâme kitabından yerde görmüş ve birini edinmiştim…”
No Comments