“Kur’an”dan meâlen (anlam olarak) on âyet

 

“(O zaman) zulmeden herkes yeryüzündeki bütün servete sahip olsa (azaptan kurtulmak için) elbette onu fedâ ederdi. Onlar azabı gördükleri zaman pişmanlıklarını açıklarlar. (Ne ki) aralarında, kendilerine haksızlık yapılmaksızın, adaletle hükmolunur.” (Yunus, 10/ 54)

“De ki: Ancak Allah’ın fazl (lütfu) ve keremi (bağışı) ile, rahmetiyle, işte yalnız bunlarla sevinsinler. Bu onların toplayıp durdukları (bütün dünyâlıklar) ından hayırlıdır.” (Yunus, 10/58)

“Dönüşünüz ancak Allah’adır. O her şeye hakkıyle kaadirdir.” (Hûd, 11/4)

“Onlar yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakabilecek değillerdir. Kendilerini Allah’tan (kurtaracak) hiçbir haamîleri de yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. (Çünkü) onlar (hakkı) işitmeye tahammül edemezlerdi, (onu) görmezlerdi de.” (Hûd, 11/20)

“Eğer Rabbin dileseydi bütün insanları muhakkak ki bir tek ümmet yapardı. Onlar ihtilaf edici bir halde (işte böylece) devam edip gideceklerdir.” (Hûd, 11/ 118)

“Göklerin ve yerin gayb (sırrı) Allah’ındır. Her iş O’na döndürülür. Öyle ise O’na ibâdet et, O’na güvenip dayan. Senin Rabbin yapmakta olduğunuz şeylerden gaafil (ve habersiz) değildir.” (Hud, 11/123)

“Onların çoğu Allah’a iman etmez, ille Allah’a ortak katanlardır onlar.” (Yuusuf, 12/106)

“Sabrettiğiniz şeylere mukaabil sizlere selam (ve selâmet). Dâr(-i dünyân)ın en güzel sonucudur bu!” (Er-ra’d, 13/24)

“Bunlar îman edenlerdir, Allah’ın zikriyle gönülleri huzuur-u sükûne kavuşanlardır. Haberiniz olsun ki kalbler ancak zikru’llah ile olgunlaşır.” (Er-ra’d, 13/28)

“Allah ne dilerse (onu yapar. Bazısını) mahveder (vücûda getirmez, bazısını da) vücûda getirir. Ana Kitâb (Levh-i Mahfuz) O’nun nezdindedir.” (Er-ra’d, 13/39)

(Alıntılamada Hasan Basri Çantay’ın “Kur’an-ı Hakîm Ve Meâl-i Kerîm” adlı üç ciltlik eserinin Birinci Cildi (Yedinci Baskı 1392 H. 1972 M.) esas alınmıştır.)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked