“Medeniyet meşalesinin Batı Avrupa’nın elinde olduğundan kimsenin Mehmet Akif’in bile şüphesi yoktu.”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde “Yazdıklarımın Soluklanma Vakti” üst-başlığı altında çıkan “Dikine Gitmek (2)” başlıklı ve 20 Zilhicce 1442 (30 Temmuz 2021) tarihli yazısının (http://istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=83&KatId=5) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan oluşacak bu yazı. İlk alıntı da başlığı teşkil ediyor.
” (…) Türk olduğumuz kanaati yaşarken Türkleşmek arzusu neyin nesi oluyordu? Mevki ve makamdan uzak tutulmuş halkın İslâm’la alâkasını kesmek akla gelmediği halde İslâmlaşmak derdine düşmek kimlerin eseriydi? Bütün ölçüleri Avrupa’dan farklı bir kültür ne yaparsa ona muasırlaşmış denilecekti? (…)
(…) Müslümanlığı kendimizden uzak tutarsak elimizde bize ait hiçbir şey kalmayacaktı. Avrupa’da hayranlık uyandıracak bir gelişmenin hayat bulduğuna inanan Türkler adına muasırlaşmak bir kördüğümdü ve halen öyledir. Düğümü kör düğüm haline getiren Avrupalının gösterişçi kültürüydü. (…)
(…) Özdeşliği elde etmeğe çalıştığımız her sahada batağa saplandık. Müstemlekecilik siyasetine yaranarak yükseldiğini ve giderek zenginleştiğini farz edenlerin emir ve komutası altındayız. Eğer çamur ve su aynı kabı doldurmuşsa arılığa hiçbir zaman ulaşamayız. (…)
Dik durmamız Müslümanlıkla uzlaşmayan her şeye karşı dik duruşumuzla belli oldu. Bu yüzden kâfirlerle aynı kapta bulunmadığımızı belirleyen Osmanlı bir teselli idi. Bilhassa Yunus Emre’den sonra küfür karşısında başımızı dik tutan şiirden başkası değildi. (…)
Türkler serveti ve makamıyla dünyaya hak ettiği yeri vererek bir millet hususiyeti arz etti. Bu demek dünyanın dikine gitmek demekti. ‘Riches comme les pachas’. Buraya ‘paşalar kadar zengin’ sözünün özgün halini yazdım çünkü bu sözü Fransızlar kendilerine göre Osmanlı Devleti’nin çöküş döneminde icat etmişlerdi. Yani Osmanlı kumpası içinde devlet acınacak haldeyken paşaların serveti göz kamaştırıyordu.
Ne zaman ki, Türkler dünyanın dikine gitmekten yan çizdiler o zaman muhtaç duruma düşen Müslümanlar oldu. Gayri-Müslimlere ne oldu? Onlar modern Batı’nın kollamasıyla Türklere meydan okudular ve istediklerini aldılar. Türklerin 400 yılı karınlarını doyurmak için çiftçiliği, kâfire boyun eğmemek için askerliği günün şartlarına göre ilerletmekle geçti. (…)
Önlerinde geri adım atmaktansa şahadeti tercih ettiğimiz kâfirlerin her sahadaki hükümranlığını insanlık şartı olarak biliyoruz. Her saha derken neyi kast ediyoruz? Fuhuş, kumar, hile, dolandırıcılık… (…) Teselliyi Allah’a sığınmakta bulanlar gülünç duruma düşmekten korkmadıkları zaman bir kapı açılacak deyip bahsi kapatalım. “
No Comments