“Mutlak varlık ya da İlâhî Zât gayb âlemidir”
“İbâreler ile idrâk edilemez; işâretlerin bilinmesiyle anlaşılamaz. Çünkü herhangi bir şeyin bilinmesi, kendisine uygun veya zıt bir şey ile mümkündür. Oysa zâtın varlıkta ne benzeri ne de zıddı vardır. Akıl, kendi mertebesinde zat hakkında hiçbir bilgi elde edemez. Ancak isim ve sıfatların perdelerini aşıp, mahlûkattan ibâret olan ‘zâhir varlığa‘ bakarsa, ‘hakîkat‘ın bütün zıtları kapsayan bir ‘öz‘ olduğunu anlar: hakîkat ezelî ve ebedî, hak ve halk, kadîm ve hâdis
No Comments