“Mutlu insan, Allah’ın sınırlarında duran ve onları aşmayan kişidir.”

 

Muhyiddin İbn Arabî‘nin (m.1165-1240) Fütûhât-ı Mekkiyye adlı eserinin Prof.Dr. Ekrem Demirli tarafından yapılmış çevirisinin 15. Cildinden (Litera Yayıncılık, 2011) yapacağım alıntılamalardan oluşacak bu yazı. İlk alıntı da başlığı teşkil ediyor (s. 56)

“Kim O’na delil ise mücadelecidir o / Kalbinde benzerler ve misiller var onun” (aynı s.)

“Allah akıllardan olduğu kadar gözlerden de perdelenmiştir.” (s. 61)

“Allah ancak kendi bildirmesiyle bilinebilir.” (s. 64)

” Hem nazarî (teorik -a.a.-) düşünce sahibi hem müşahede (Allah’ın kendine has âlemini görme, seyretme) sahibi, mutlak hayretten başka bir şey elde edemez.”

“Şeriat, Allah’ın ‘arzusundan konuşmaz’ dediği tercümanı olan peygamberine vahyettiği bilgidir.” (s. 66)

“Fiilin kula izafesiyle ilgili durum ‘Allah sizi ve amellerinizi yarattı’ ayetinde (es-Saffat, 37/96) belirtilir.” (s. 72)

“Allah kaza ve kaderini uygulamak istediğinde akılları insanlardan alır. Kaderini uyguladıktan sonra ibret alsınlar diye akıllarını onlara döndürür.” (s. 75)

“Fikir kaynaklı olmayan anlayış Allah’ın kuluna sahih ve sarih (açık -a.a-) ilhamıdır.” (s. 86)

“Hakk’ın karşısında âlem de vehimde var olan bir şeydir (mevhum).” (s. 91)

“Sufilere göre müşahede, varlığın ve hakikatin (ayn) değil, hükmün fani olmasıdır.” (s. 96)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked