Öyle bir örgüt ki liderini ve mensuplarını ancak önemli bir edebiyat eseri tanıtabilir
Liderinden ve ona bağlanmış kimselerden hep aynı söylemin dillendirildiğine tanık olunuyor. Ülkemizde eşi benzeri görülmemiş başarısız kanlı-kirli-haince bir darbe girişimi yaşandı. İlk saatlerden itibaren fail olarak hep aynı örgütün adından söz edildi.
Ama bu örgütün lideri ve mensupları bu darbe girişiminden kendilerinin sorumlu olmadığını söylemekle kalmıyorlar, “kahrolası darbe girişimi”, “darbe girişimini örgütleme işine bizden karışan varsa onlar bize ihanet etmişlerdir”, “darbe girişiminde bulunanlar kimlerse Allah onları kahretsin” ve benzeri laflar ediyorlar. Tıpkı 17-25 Aralık hâdisesi günlerinde “kim paralelciyse, kim yargıda darbe girişiminde bulunduysa Allah onların belasını versin” dedikleri gibi. Bunlar böyle insanlar: gizlilik, saklılık; içi başka dışı başka olmak; inkârcılık; yaptığının arkasında durmamak başlıca özellikleri. Onlara göre amaca ulaşmak için her şey mübah. Amaç ne ise!..
Kafka, Ionesco gibi büyük yazarların eserlerine benzer bir eserde ancak böyle bir karakter tasvir edilebilir. Bu çapta bir eseri Türkiye’de yazabilecek biri çıkar, çıkmalı diye düşünüyorum. Kafka’nın, Ionesco’nun o bilinen ünlü eserlerini yazmalarına yol açan şartların bir başka türünü de meğer bu ülke insanları yaşayacakmış. Türkiye dışında da pek çok ülkede faaliyet gösteren bu örgütün bu haince ve zalimce tasarlayıp giriştiği darbe girişimi sanki hiç olmamışçasına ya da olup bitende hiç rolleri yokmuşçasına bir psikolojiyi yansıtmaları ancak önemli bir edebiyat eseriyle ortaya konulabilecek bir insanlık durumudur. 15 Temmuz gecesi belli bir saatten itibaren olup biteni önemsizleştirme, üstelik tertip-oyun-tiyatro gibi gösterme, Cumhurbaşkanı’nın ve siyasî iktidarın işine yaraması için tertiplenmiş olduğu propagandasını yapma soğukkanlılığı nasıl yansıtılır, hayret etmemek mümkün değil.
ABD’de, bu örgütün liderinin ve yanındakilerin Türkiye’ye iadesi bir yana tutuklanması veya gözaltına alınması konusunda bile bugüne kadar isteksizlik görülmüşse, bu, yansıtıldığı gibi hukuk duyarlığı ile değil, olsa olsa himaye ile açıklanabilir. Bu da ister istemez vuku bulan darbe girişiminin ABD’nin bilgisi dahilinde ve en azından karşı çıkmaması ile yapıldığını düşündürür. Ne ki, himayeci tavır ülkemizin kimi aydın ve liberal, solcu, demokrat diye anılan bazı yazarlarında ve siyasetçilerinde de var. Hukuktan, adaletten, çoğulculuktan, demokrasiden söz ediyorlar. “Darbeci Gülenciler” ile “fikrî ve kültürel ihtiyaçları ve yaptığı hizmetler nedeniyle bu örgüte bağlı olan Gülenciler”in ayırt edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Dahası Ana Muhalefet Partisi liderinin, bu örgütün yayın organlarının ellerinden çıkmasına ve/veya yayın yapamaz duruma gelmesine itiraz ettiğine ve OHAL kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler konusunda AYM’ye gideceklerine dair haberler var. Hâsılı, halkın ilk kez bir darbe girişiminde Cumhurbaşkanı tarafından meydanlara, havaalanlarına ve diğer önemli noktalara toplanması için çağrıda bulunulduğu ve bu çağrıya geniş ölçüde icabet edildiği, 241 kişinin şehit olduğu, çok sayıda insanın farklı derecelerde yaralandığı ve sakat kaldığı (dolayısıyla şehitlerimizin yanı sıra gazilerimizin varlığıyla da hatırlanacak uğursuz bir kalkışma söz konusu), TBMM’nin bombalandığı, Cumhurbaşkanı’nı öldürme işine öncelikler arasında yer verildiği, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin bombalandığı bu farklı darbe girişiminden sorumlu tutulan, maşa anlamında da olsa tek aktör odak olan söz konusu örgütün lideri ve mensupları birbirlerinin aynı bir ruh hâlini yansıtarak olayı bir kumpas sayarcasına sahiplenmezken, o örgütün mensuplarını darbeciler ve darbeci olmayanlar diye ayrıma tabi tutanlar, darbe yapmayı bu örgüte hiç yakıştırmayanlar ve iftira atıldığını savunanlar var. Dışarıda ve içeride neredeyse asıl darbe girişimcilerinin ve onları destekleyen örgüt mensuplarının zulme uğramakta olduğu propagandası yapılmakta, darbe girişimi rezaleti önemsizleştirilmeye çalışılmaktadır.
Büyük bir edebiyat eserine ihtiyaç var. Ancak öyle kalıcı bir eser bu insanlık dışı tavrı ve yüzsüzlüğü anlatabilir. Zalimlik, hainlik yanısıra soytarılık, gergedanlık, insan dışı bir görünüme sahiplik de söz konusu bu işin (darbe girişiminin) tasarımını yapanlar ve uygulayanlarında. Onların maşalık ettiği odakların amaçları ise Türkiye’nin güçlü bir ülke olmaması. O odakların ve darbe girişiminin tasarlanması ve uygulanmasında rolü olanların oyununa gelerek, bu örgüte hâlâ bağlılıklarını sürdürenlerin ve onlara haksızlık yapıldığını düşünen içteki liberal, solcu ve demokrat olduklarını yansıtmaya çalışan bazı politikacılar ve yazarların uyanması böyle bir darbe girişimiyle olmadıysa ne zaman olacak, meraka değer.
No Comments