İbrahim Kalın’ın “Barbar/Modern/Medenî -Medeniyet Üzerine Notlar” kitabından alıntılar

 

“Medenîliğin, medeniyet yapısının büyük cüssesi altında ezilip kaybolması ender rastlanan bir durum değildir. Roma’nın vahşi zevk ve işret düşkünlüğü, gladyatorlerin birbirleriyle ve yırtıcı hayvanlarla ölümüne savaştırıldığı arenada çıkar karşımıza. Hindistan’da kadınların, kocalarının ölümü üzerine cenaze töreninde onunla birlikte öldürülmesi / yakılması anlamına gelen “sati” (dul yakma) geleneği, Hindular arasında uzun yıllar uygulanmıştır. (dipnot: Bkz. John Stratton Hawley (Ed.), Sati, the Blessing and the Curse: The Burning of Wives in India (Oxford University Press, New York, 1994).”

Yahudi Blinken bu kimliğini İsrail’de beyan etmeyi ABD’yi temsilen yaptı

 

ABD Dışişleri Bakanı Blinken İsrail’in Gazze’yi sürekli bombaladığı şu günlerde kalkıp İsrail’e geliyor ve onlara ilk hitabında “Ben sadece ABD Dışişleri Bakanı olarak buraya gelmedim, ben bir Yahudi olarak buradayım.” anlamına gelen bir söz sarfediyor. Demek istediği şu: “Ben bir Yahudi olarak sizin bu savaşınızda sizlerleyim, yanınızdayım; burada bunu açıklamayı önemsiyorum.” Her hâl ve durumda İsrail’e geldiğinde bu beyanı yapmakla kendisini mükellef görmüş. Kimbilir uçak yolculuğu sırasında ne kadar heyecanlıydı!

İşte ABD bu! O’nun dışişleri bakanı böyle bir kafa yapısına sahip. Biden da yahudi olmasa bile bu güncel cepheleşmede Yahudilerden yanadır.

Gazzeli garibanlara saldırırken, onları adeta büyük bir suç işlemiş gibi gören yahudilerin en büyük destekçisi elbette ABD. Dünyanın bu en güçlü görünen ülkesi dış işleri bakanının o beyanda bulunmasını büyük ihtimalle tabii, hoş ve faydalı görmüştür.

Gazze’ye “ölüm ablukası” 6. gününde iken, ABD’nin tavrı ve yaklaşımı da böyle yansır durumda sürerken, kimbilir dünyanın nerelerinde bu ülkeye ve onu temsil edenlerin sözlerine, yaklaşımlarına “kahrolsun ABD” bedduası karşılık oluyordur! İsrail Gazze’yi bombalayıp dururken ABD’nin de onun arkasında olması doğrudan doğruya zulüm üstüne zulümdür. Kahrolsun zâlimler (İsrail ve ABD), yaşasın mazlumlar (zulme uğrayanlar) (Gazzeliler) !

Fütûhâtü’l-Mekkiyye Hakkında

 

Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç‘ın “TASAVVUF DÜŞÜNCESİ Makaleler-Konferanslar I” kitabının (SUFİ KİTAP, 1. ve 2.BASKI Kasım ve Aralık 2014) “Fütûhâtü’l- Mekkiyye Hakkında” başlıklı bölümünden (s.28-29-30-31) yapacağım bazı alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.

Fütûhât, İbn-i Arabî’nin en önemli eseridir. Onun bütün fikirlerini aşağı yukarı içermektedir. Uzun tahsil hayatının ve derin araştırmalarının bir meyvesidir. Bu eserini, hicrî 599’da Mekke’de yazmaya başlamıştır. Ortadoğu’yla Mekke arasında yaptığı geziler sırasında, otuz küsur yılda tamamlanmıştır.

“Kur’an bütün Kitap boyunca insanın aceleciliğini kınar.”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portalı İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında ENSARI SEVMEK İMANDANDIR başlığıyla çıkan, 26 Rebiü’l-Evvel 1445 (11 Ekim 2023) tarihli yazısının (www.istiklalmarsidernegi.org.tr / IsmetOzel?Id=196&/Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki o yazının II. paragrafının başlarından bir cümle olarak bu yazının başlığını teşkil etmektedir) oluşturacak bu yazıyı.

“Hangi cepheden bakarsanız bakın İslâm’ın hak din olduğuna dair işaretleri göreceksiniz.”

“Hadîs-i Şerif bize muhacirleri değil Ensar’ı sevmenin imandan olduğunu söylüyor.”

“Kur’ân-ı Kerîm bize aidiyetin mensubiyetten daha yüksek bir bağlılık olduğunu gösterdi.”

ABD’nin açıkça İsrail’den yana olması..

 

“Kahrolsun Amerika” sözü veya bedduası şu günlerde Filistinli mazlumlara dua edenlerin ve İsrail ile ABD’ye beddua edenlerin dillerinde olsa gerek. Gazze’de uygulanan İsrail zulmüne ABD sevinirken ve İsrail’i en küçük ölçüde de olsa insafa-merhamete davet etmek şöyle dursun, onunla bir dayanışma hâlinde olması, bu saldırıları yerinde ve haklı olarak görmesi elbette zulümden yana olmayanların nefretini celbederken, ABD’nin zulmü ve haksızlığı icabında kendi çıkarını gören bir ülke konumunda olduğu gerçeğini bu vesile ile de ortaya koyuyor.