O geceye dair bu günkü (18.07.2016) yazılardan birer bölüm
“(…) 15 Temmuz’un farkı budur: tarihinde ilk defa, siyaset, halkı sokağa davet etmiştir ve halk sokaklara dökülmüştür. Bu, demokrasinin bu ülkede yeniden tanımıdır.
“(…) 15 Temmuz’un farkı budur: tarihinde ilk defa, siyaset, halkı sokağa davet etmiştir ve halk sokaklara dökülmüştür. Bu, demokrasinin bu ülkede yeniden tanımıdır.
“(…) Bunu ya da benzeri bir şeyleri yapacaklarını tahmin ediyorduk ama böylesine bir gözü dönmüşlüğün, ihanetin, hani şu kimilerinin “alnı secdeye gelen insanlar” diye hâlâ korumaya çalıştıkları kesimden geleceğini çoklarımız ummuyorduk. (…)” (Ömer Lekesiz, Yeni Şafak, 17.07.2016)
(alıntının ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)
“(…) Zamanında Çin Komünist rejiminin tâkibatına ve şiddetine mâruz kalmış ve memleketlerini terk etmek zorunda bırakılmış olan Tibetli Budistlerin, Dalai Lama liderliğinde barışçı bir söylemle buna karşı koymaya çalıştığını biliyoruz.
* “Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da doğrulukta devam edenlere, onlara, melekler, ölümleri ânında: “Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, biz dünyâ hayâtında da, âhirette de size dostuz. Burada, canlarınızın çektiği, umduğunuz şeyler, bağışlayan ve merhamet eden Allah katından bir ziyâfet olarak size sunulur” diyerek inerler. (41/30,31,32)