“Sadreddin Konevî’de Bilgi ve Varlık” kitabından(Ekrem Demirli; İz Yay., 2005) yer yer alıntılamalar
“Konevî’nin çabasında önceki tasavvufta gözükmeyen iki önemli unsur bulunur: Birincisi, kendisini tasavvufî geleneğe bağlayan müşahede ve îyân (belli, açık) yöntemini hakikate ulaştırmada yetkin bir yöntem diye savunmuş olmasıdır.” (s.56)
“Konevî, konu edindiği ilmi bâzen mârifetullah, ilm-i rabbanî, bâzen ilm-i hakaik, bâzen tahkîk veya ilm-i tahkîk, sahiplerini ise muhakkikler, ehlullah, efrad, kâmil veliler vb. diye isimlendirir.” (s.77)
“Konevî, müşahede yöntemini bilgiye ulaştıran bir yöntem olarak ortaya koyup onun dayandığı esasları tahlil ederken, öncelikle felsefe ve aklın metafizik imkânını tahlil eder. Başka bir ifadeyle müşahede yönteminin gerekliliği, burhan yönteminin eksikliği ve yetersizliğinden ortaya çıkar. Konevî’ye göre burhan yöntemi sınırlı bir bilgiye ulaşsa bile nihai olarak eşyanın gerçekte bulunduğu hâl üzere hakikatlerini bilmek için yeterli olmadığı gibi daha önemlisi Tanrı hakkında tatmin edici bir cevap ortaya koyamaz. Bu bağlamda Konevî felsefeye ve akla bakışında Gazâlî ile mukayese edilebilir. Ne ki, Gazâlî’nin önceliği ilim gruplarını dikkate alması iken, Konevî öncelikle yöntem‘den söz eder.” (s.105)
İkisi arasında ortak tavır ise şudur: Her iki düşünürün ilk hareket noktası, filozofların veya Konevî’nin daha çok kullandığı ifadesiyle ehl-i nazar‘ın pek çok çelişkiye düşmüş olduğunu tespittir. (s.106)
(…)Konevî, sûfilerin temel meselelerde hiçbir görüş ayrılığına düşmeyişlerini de kullandıkları yöntemin ve sahip oldukları bilgilerin doğruluğunun kanıtı sayar.(s.106)
(…) Gazâlî, İslâm filozoflarının önceki felsefe geleneğinden etkilenişlerini otorite sahibi filozofların uyandırdığı hayranlığa bağlayarak açıklar. (s.108) (…) Bir anlamda İslâm filozofları bir tür selef otoritesine teslim olmuş gibidir ki, bu eleştiriyi Konevî’de aynen görmekteyiz.
Konevî’ye göre, filozofların kesin bilgiye ulaşmaları veya kendi ifadesiyle ‘bahisler üzerine nazarî (teorik) deliller getirip yerleştirmek ve bunları fikir düzeyinde şüphelerden, cedel (münakaşa, tartışma) düzeyinde ise itirazlardan sâlim olacak şekilde aklî delillerle ispat etmek mümkün değildir. Bunun başlıca sebebi bilgiye ulaşmak için kullanılan araçlar ve bunların çeşitli psikolojik etmenler ile hastalıklı oluşudur. Çünkü teorik hükümler, sahiplerinin idrak araçlarına göre değişir. (s.108)
(…) Konevî, insanlar arasındaki görüş ve akide farklılıklarının en temel sebebinin,idrâk araçlarının bilginin öznesiyle ilişkisi olduğunu ileri sürer. Bu demektir ki, idrâk araçlarımız hiçbir zaman objektif ve nesnel koşullarda eşyanın hakikatleri hakkında bize bilgi vermeyecektir. (s.109) (…)
(…) Böyle bir durumda herkesin doğru saydığı şey, kendisinin veya grubunun doğru dediği şeydir. (s.109)
(…) Konevî, akılcıların bu gibi meseleler karşısındaki tavırlarını zevk ehlinin tecrübe edip delillendiremedikleri şeyler karşısındaki tavırlarıyla karşılaştırır. Çünkü her iki gurup da ispatlayamadığı ancak kesinliğine inandığı bilgilere sahiptir. (s.110) (…)”
No Comments