Fütûhât-ı Mekkiyye’den (müellif: M.İbn Arabî, çeviri: Ekrem Demirli) sözler

 

Muhyiddin İbn Arabî‘nin (d.1165-v.1240) Fütûhât-ı Mekkiyye adlı, Ekrem Demirli tarafından dilimize 18 cilt hâlinde çevrilmiş eserinin 18. cildinden bazı sözleri alıntılayacağım.

“Akıl ‘oluş’la (kevn) bağlanmış ve sınırlanmıştır. Aklın kaydından kurtulmuş heva da hakikati görür. Bununla beraber kendisine uyanı Allah’ın yolundan uzaklaştırır, fakat Allah’tan değil! Çünkü o da Allah’ın melekûtu kapsamında ve dolayısıyla O’nun kudreti dâhilindedir. (s.16)

“Kim Hakk’a / hakka uyarsa, sabra bağlanmış demektir. Sabra uymak ise ancak hakikati bilen için mümkündür. Her şey, bilen veya bilmeyen, teleftedir; sadece duran ve vakfe sâhibi olan kurtulur. Başka bir ifâdeyle, kurtulan, duyup da konuşmayan ve çağrıldığı işe icâbet edendir. Pişman olmayacak kişi odur.” (s.30)

“Himmetlerin dağılırsa seni ayakta tutan Hak senden yüz çevirir; güçlerin zayıflarsa sana yardım eder ve seni güçlendirir, sana karşı kendinden başka suç işleyenin olmadığını öğretir. Kendinden habersiz kalma! Güneşinden bir parıltı senin adına doğmuştur. Allah gündüzü senin geçim vaktin, amelleri de bir örtü ve süs kılmıştır. Binaenaleyh en güzel amellerle süslenmen ve onlarla ilgilenip dünya ile şeytanın süslerinden uzaklaşarak Kur’an’da ifade edilen Allah’ın süsüyle süslenmen gerekir.” (s.31)

“İnsanların bir kısmının hazzı elemden kurtulmaktır. Onlar en bedbaht olan kişilerdir ve böyle bir insan öyle bir nimettedir ki kendisinden daha çok nimet gören birinin var olmadığını zanneder. Daha önce ise ondan daha çetin azab gören birinin olmadığını düşünmüştü. Böyle düşünmesinin sebebi, her insanın veya her şeyin sadece kendisiyle meşgul olmasıdır. Şöyle demiştir: ‘Allah’ın kitabında nimetin bedbahtlara da ihsan edileceği ve rahmetin onları da kuşatacağı hakkında en umut verici âyet ‘Onlar deve iğnenin ucundan geçinceye kadar cennete giremezler‘(A’raf, 7/40) âyetidir. Kasdedilen tam olarak günâhkârların cezâsıdır.’ “(s.76)

“Şöyle demiştir: ‘Ölüm asıldır ve bu nedenle ‘fena’ Allah’ın yoluna katılanların hâllerinden biri olmuştur. ‘Fena’ sâyesinde onlar ‘zevk’ ederek ölümü tanırlar. Onlar kendilerinden fânî olurken Allah ile ‘beka’ hâlinde bulunurlar.’ “(s.78)

“Şöyle demiştir: ‘İman nuru olmasaydı müşahedenin neyi verdiğini bilemezdik. Demek ki mü’minden daha güçlü hiç kimse yoktur.’ “(s.80)

“Şöyle demiştir: ‘Vehimlerin beşerî nefislerdeki tesiri, akılların tesirine göre daha güçlü ve baskındır. Allah’ın dilediği kullar bunun dışındadır.’ “(s.86)

“Şöyle demiştir: ‘Hz. Peygamber Allah’ın zâtı hakkında düşünmeyi bize yasaklamıştır. Allah da ‘O sizi kendisinden sakındırır‘(Nisa, 4/28) buyurur. Demek ki yasaklama, tazim ve yüceltmenin delilidir.’ “(s.90)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked