Akif Emre Posts

Önemsediğim ve düşündürücü bulduğum gazete yazılarından…

 

(…) İnsan içinden aleme bakmayı unuttu. Sadece gözünün görmeye yetmeyeceği değil, aklının da almayacağı, kendisinden büyük, çok daha büyük, kavrayışından engin, çok daha engin bir hakikate yüzünü dönmeyi unuttu. Oradan oraya savrulup durduğu halde kalbinde hiçbir yere savrulmayan bir kulp bulunduğunu unuttu. Kendini hiç değilse bazen, kendindeki mahpusluğundan dışarıya çıkarak azad etmeyi unuttu. Her şeyin peşine takılıp gitti ama ufka doğru yürümeyi unuttu. İnsan, kendini kendinden daha yukarılara çıkaracak merdivenin yerini unuttu. İnsan, kendi denklemini nasıl çözeceğini de unuttu.
“İki şey sürekli yenilenen ve artan bir hayranlık ve haşyet ile zihnimi doldurur, daha sık ve kalıcı olarak düşünce bunlarla meşgul olur: Üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası” diyor Immanuel Kant, ‘Pratik Aklın Eleştirisi’ kitabında. (…) “Mutsuzluğun tek nedeni, insanın odasında sessizce nasıl oturacağını bilememesidir” diyor Blaise Pascal. (…) “Üstümde büyük bir ağırlık var sanki!” dedi bitkin olan. “Ona hayat diyoruz!” dedi yanındaki. (…) (Gökhan Özcan, “Penceresiz perdeler” başlıklı yazısından, Yeni Şafak, 15 Nisan 2019)

Gazetelerde okunmaya değer yazı kıtlığı

 

Siyasî içerikli gazete yazılarından her gün okunmaya değer toplam üç yazı bile bulamadığımı itiraf edeyim. Sanat, edebiyat, düşünce içerikli gazete yazılarından her gün öyle iki yazı bulsam sevineceğimi belirteyim.

Akif Emre’nin ardından yazılanlar devam ediyor…

 

Merhum Akif Emre hakkında yazılar devam ediyor. Benim en önemli yazıları okuduğumu düşündüğüm Yeni Şafak’ta, bu ölümün üzerinden şu kadar gün geçmesine rağmen hâlâ bu konuda yazıların çıkması anlamlı ve iyiye işaret. Bugün okuduğum merhum Akif Emre ile ilgili yazılardan yaptığım alıntılamaları sunuyorum.

Bu günkü üç gazete yazısından seçtiğim bölümler

 

” (…) Sebep ne olursa olsun çocukların masumiyeti ve dokunulmazlıkları konusundaki asgari vasatımızı kaybedersek gelecekte yaşayabilecek bir ülkemiz olmayacağı konusunda zihnim çok net. (…)

“Kıyafetlerin dili”

 

Akif Emre’nin dünkü yazısının başlığı böyle. Bu yazıdan sadece üç cümle alıntılayacağım.