tanzimat Posts

“Hayrete değer şeyi nerede bulacağız?”

 

İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesinde “İslâmla Damgalanmış Varoluş” üst-başlığı altında çıkan “Tarih Bir Gösteri ve Tiyatro Eseridir” başlıklı, 21 Recep 1442 (5 Mart 2021) tarihli yazısından (http://istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=62&KatId=3) bazı cümleleri alıntılamamdan oluşacak bu yazıyla niyetim o yazıdan iyi yazı okumak arzusu olanlardan haberi olmayanları naçizâne haberdâr etmek.

İlk olarak bu yazıya başlık olarak seçtiğim cümlenin hangi bağlamda ifade edildiğini gösteren şu cümleler:
“Eğer düşünmeği uğraş edinmişsek hayrete değer her şeyi tarihte bulacağız.
Felsefenin hayretle başladığı sözüne yabancı değilsiniz. Hayret felsefe ve tarihi aynı kaba koyuyor. Hayret ettiğimiz şey bizi tedirgin edebilir, içimizde bir nefret hissi şaşırdığımız şeyler sebebiyle kabarabilir. Tersi de olabilir… “

Yazının ilk cümlesi: Osmanlı devletinin hangi mecburiyete riayet ettiğini itiraf kimsenin işine gelmemesi sebebiyle Tanzimat’ın neyin eseri olduğunu sual ettiğimizde hatırımıza tarihe onun bir tiyatro eseri gibi algılanabileceği geliyor. (…) Bilimin şafağından itibaren biliyoruz ki, vuku bulduğu iddia edilen bir hadiseye insanın emel ve niyetleri yön veriyorsa hiçbir vakıanın tekrar edilmesine imkân yok. (…)

Günlük ekmek peşinde ömür tüketmeği küçümsemek kimsenin haddi değil. Karşımıza yaşamak diye çıkarılan şeyde o kadar çok budak var ki, hayatını günlük ekmeğine dirsek çevirerek yaşamağı başarabilmek kimsenin harcı değil. (…)
Bütün bu karmaşıklık tiyatroyu, tarihmiş gibi bildiğiniz tiyatroyu olduğu gibi değerlendirmenize fırsat vermiyor. (…)
Akıl alıyormuş gibi yapmanın faydasını görenler bunu yapıyor gibi görünmeği hiç ihmal etmez.

(…) Her ne olduysa nefret edilen şeylerin kayıplara mı, tarihe mi karıştığını bir türlü anlayamadık ve 1936 yılında filarmoni orkestralarını kurma imtiyazından istifade edenler 1948’de İsrail Devleti kurmanın da imtiyazına kondular.  (…) Sanal güç ve korona virüsü salgınının gücüyle ‘millî’ meseleyi milletlerin meselesi olmaktan çıkarmağı başardıysanız her vakıanın tragedya ile komedya arasında gidip geldiğine şahit olabilirsiniz.

“Önce ne yapıp edip temiz su bulmamız lâzım.”

 

Başlık yaptığım cümle İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet sitesinde “Tersinden Edebiyat Tarihi” üst başlığı altında çıkan yazı dizisinin “Mukaddeme 12” başlıklı dünkü yazısının ilk bölümünde geçiyor. “Mukaddeme 11” başlıklı yazısı şu üç cümle ile bitiyordu: “(…) Hayatımın değerini Dünya Sistemi’nin vizesine talip olmayışımla edindim. Daha açıkçası şeref diye vize damgası yeme alçaklığını hakir görme tavrımı bildim. Buradan sanat ile zanaat arasındaki farka eklenebiliriz.” “Mukaddeme 12” başlıklı yazısı “Eklenebilir miyiz?” diye başlıyor ve şu cümlesi bunun kesin cevabı oluyor: “(…) Hayır, sınıf bilincine talip bir millet olarak bu saatten sonra sanat ile zanaat arasındaki farka eklenemez, eklenip de mevhum mafevkten aferin bekleyemez, himmet umamayız. (…)” İşte başlık yaptığım cümlesi düşündüğü çareye dâir bir ipucu.

Şerif Mardin hakkında M. Şükrü Hanioğlu’nun sıra dışı ve düşündürücü yazısından…

 

Kısa bir süre önce vefat eden, değerli akademisyenlerimiz ve entelektüellerimiz arasında bulunan Şerif Mardin hakkında sıra dışı ve önemli bir yazıyı, M. Şükrü Hanioğlu‘nun “Derinlik”in faturasını ödemek: Şerif Mardin başlıklı yazısını okudum bugün. Bu yazının birkaç yerinden yorum yapmayı gerektirmeyecek alıntılar yaparsam, yazının önemine dikkat çekmiş olacağımı sanıyorum.

Pazar gününün iki önemli gazete yazısından birer bölüm…

 

Mahmud Erol Kılıç‘ın “Budist Cengiz” başlıklı yazısından:

“(…) Sadece alkol müptelaları için değil toplumdan her kesimden insanın tövbe kapısı ve rehabilite yerleri idi dergahlar. Kimse melek değil. Hayatın bir cilvesi olarak cinayet, hırsızlık, cinsel suçlar işlemiş insanların bazıları pişman olmaktadırlar.

Merhum Turgut Cansever’den bazı sözler

 

“Bilge-Mimar” diye tanınan ve anılan merhum Turgut Cansever‘in(d.1921-ö.2009) Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunun 700. yıldönümü vesilesiyle 1999’da gerçekleştirilen bir açık oturumda söyledikleri, Derin Tarih dergisinin Nisan 2017’de çıkan 8. Özel Sayısı’nda (ISSN 2147-0553), “Osmanlı Mirasını Nasıl Okumak Gerekir?” başlığı altında yayınlandı. İşinin ehli bu değerli insanı rahmetle anarak, söz konusu açık oturumda dediklerinden bazılarını aktarıyorum.